Başıma gelenleri, hayatın bana yaptıklarını uzaktan, kayıtsızca ve yüzümde hafif bir gülümsemeyle seyrediyorum. Bugün hâlâ kimse hiçbir şeyin farkında değil; fakat bir gün anlayan birileri çıkacak. Hayata hep seyirci kalmaya gayret ettim, fazla karışmadan. Nitekim beni sarmalayan bahtsızlıklardan duyduğum tatlı keyif dışında (…), bana olup bitenleri bir yabancı gibi izliyorum. Buna her kim sebep olduysa, kin gütmüyorum. Kin ve nefret duyguları yoktur bende...
"Böyle yaşanmaz!" dedim. "Anı yaşamayı bilmiyorsun! Haya­tını kaçırıyorsun! Bir şeyler kaçırmaktan korktuğun için o ekrana bakıp duruyorsun! Asıl böyle yaparak kaçırıyorsun! Bir tanecik ha­yatını kaçırıyorsun! Gözünün önünde duran şeyleri, çocukluğundan beri görmek istediğin şeyleri göremiyorsun! Bu insanların hiçbiri göremiyor! Hallerine baksana!" Yüksek sesle konuşuyordum, ama etrafımızdaki insanların çoğu iPhone izolasyonu içinde farkına bile varmadı. Adam telefonunu elimden aldı, manyak gibi davrandığımı söyledi (çok haksız da de­ğildi) ve Elvis'in mezarının yanından Memphis sabahına doğru yü­rüyüp gitti. Elvis'in bitişik müzede sergilenen çeşit çeşit Rolls-Royce ara­balarının arasında saatlerce ilgisiz ilgisiz yürüdüm; en sonunda ka­ranlık basarken Adam'ı kaldığımız yerde, caddenin karşısındaki Heartbreak Oteli'nde buldum. Dev bir gitar şekli verilmiş yüzme ha­ vuzunun yanında oturuyordu; Elvis şarkılarının hiç durmamacası­na eşlik ettiği manzaranın içinde üzgün görünüyordu. Yanına otu­runca, seyahat boyunca ona yönelen öfkemin, hiddetli öfkelenme­ lerin çoğunda olduğu gibi, aslında kendime dönük olduğunu fark et­tim. Ondaki odaklanamama, sürekli dikkat dağınıklığı, Graceland' deki insanların seyahat ettikleri yeri göremeyişleri - kendimde de arttığım hissettiğim şeylerdi bunlar. Onlar gibi bende parçalanıyor­dum. Anı yaşama becerisini ben de kaybediyordum. Ve bundan nef­ret ediyordum. “Bir terslik olduğunu biliyorum," dedi Adam usulca, telefonunu sımsıkı tutarak. "Ama nasıl düzeltileceğini hiç bilmiyorum." Ve me­sajlaşmaya geri döndü.
Reklam
·
Puan vermedi
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Türk Edebiyatı Klasikleri (Serisi) Yazardan başlamak istiyorum. Hüseyin Rahmi edebiyatımızın ilk romancılarından, ki bu romanı mesela 1910 senesinde yazmış, 108 yıl önce, Osmanlı Devleti zamanında, yani şu anki devletimizden daha eski bir kitap. Dönem olarak Tanzimattan hemen sonrasına
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,7bin okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Türk Edebiyatı Klasikleri (Serisi) Yazardan başlamak istiyorum. Hüseyin Rahmi edebiyatımızın ilk romancılarından, ki bu romanı mesela 1910 senesinde yazmış, 108 yıl önce, Osmanlı Devleti zamanında, yani şu anki devletimizden daha eski bir kitap. Dönem olarak Tanzimattan hemen sonrasına
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,7bin okunma
Sihirli ışıkların altında birbirlerine sarılmış dans ederken kendilerini çok iyi hisseden bu, geçici olarak şanslı, zedelenmemiş küçük çocukları izlerken onlardan nefret ettim çünkü henüz bende olmayan bir şeye sahiptiler ve kendi kendime sürekli, 'bir gün ben de sizin kadar mutlu olacağım, göreceksiniz' diyordum.
Sayfa 150 - Metis Yayınları
672 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
"Sensiz ben diye bir şey yok."
Şimdiii her yerde gördüğüm ve kimsenin kötü bir yorum yaptığını görmediğim
Dördüncü Kanat
Dördüncü Kanat
' ı sonunda okuyacak cesareti buldum. Çok korkuyordum çünkü yeni gelen kızı dışlayacaklar işte o da saf olacak kötü adama âşık olacak bende duygusuzca 670 sayfa okuyacağım diye düşünüp önyargılı davrandım. Ama hiç de öyle değildi. Tamam, klişe yerleri vardı
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,561 okunma
Reklam
586 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.