“Saçma gelebilir ama... Beni öptüğün için birbirimize ait olduğumuzu düşünmüştüm. Sonra sen hep uzak durdun benden. Ben adım attıkça kaçtın.” Bir an, o zamanlarda hissettiklerine tahammül edemiyormuş gibi gözlerini sımsıkı kapattı. Elindeki kadehe biraz daha baskı yaparken, daha rahat konuşabilmek için tek bir yudum aldı.
Seriyi çok beğendim ve en beğendiğim seri oldu.
İkinci kitap ilk kitaba göre daha duygusal ve sevgi dolu sahneler vardı. İlk kitapta daha çok üniversite ve arkadaş sahneleri varken ikinci kitapta Nihan ile Teoman sahneleri daha fazlaydı ve ikisinin olduğu sahneler çok güzeldi
Nihan karakteri ilk kitaba göre daha sakin ve kendi hayatı hakkında çok güzel kararlar aldı. Nihan karakterinin haraketleri ve konuşmaları çok hoşuma gitti
Teoman karakteri ilk kitaba göre daha da romantikti ve geleceği hakkında kararlar alırken Nihan'ı hiç ikinci plana atmadı. Teoman karakterinin en sevdiğim huyu Nihan'ın hep desteklemesi ve onun yanında olmasıydı ️
En sevmediğim karakter Yiğit karakteriydi. Nihan'a yaptıkları sebebiyle ondan nefret ettim
En sevdiğim yan karakterler Timuçin ve Nazlı karakteriydi. Onları daha detaylı okumak isterdim
Kitap Teoman ve Nihan'ın İstanbul'a gitmek için yola çıkmasıyla başlıyor. Teoman şirkette işe başlarken Nihan'da ona yardımcı oluyor. Tabi ki de her şey normal ve olaysız olmuyor İstanbul'da yaşadığı tatsızlıklar yetmiyormuş gibi birde geri döndüğünde rahat nefes alamıyor. Tam her şey güzel ilerlerken kötü bir haberle üzülüyor. O anları okurken bende çok üzüldüm. En sevdiğim sahneler hep birbirinin arkasında olmasıydı. İkisi de gelecekteki hayatları için çok önemli kararlar verdiler ve sonu beklediğim gibi olmadı. Ben sonunu hiç böyle tahmin etmiyordum okurken gözlerim doldu ve okurken çok keyif aldım
Yazarın kalemi gerçekten çok güzeldi. Serinin benim için her zaman yeri ayrı olucak.
Bu aralar ölüm-doğum meseleleriyle kafayı bozmuş durumdayım. Sanki bin yıldır yaşıyor gibiyim. Aynı zamanda daha dün doğmuş gibi. Sorgulamak istemediğim halde her şeyi sorguluyorum. Çok yorucu ama bazen işe yarıyor. 150 sayfa bir kitap okudum ve o kadar kısa bir süre gibi geldi ki. Halbuki o adam ne kadar uzun sürede yaşadı o hayatı. O kadar kısa
Ez nebuna tê çava bêjim
Wekî şîmake kî bawemin limin da
Heya kû êşa wî derbas bû ez jê qahirîm
Türkçe
Yokluğunu nasıl anlatabilirim ki
Babamın attığı tokat gibiydin
Acısı geçene kadar nefret ettim
Uykuya dalmak üzereydim ki bir ses duydum. "Biliyorum, çoğu kimse benden ve ailemden nefret eder." Yanıt vermeden önce her ihtimale karşı perdeyi aralayıp bir kez daha dışarıyı kontrol ettim. Tanrı değildi. Nebi Abi olmalıydı.
Dört mevsim yaşarken duygularımı, ters çevrilmiş kahve fincanlarından beklentim hep düşük oldu benim. “Üç vakte kadar” diye başlayan her cümlede saate baktım yada içimden üçe kadar saydım. Dakikaları yada saatleri bekleyecek vaktim olsaydı fincandan bir ev yapardım. Tabanını kahve çekirdekleri ile doldurur kaynar suyu çatıdan atardım.
Büyümeye