Çocuğum dün öldü –üç gün ve üç gece boyunca o küçücük, pamuk ipliğine bağlı hayat uğruna ölümle savaştım, kırk saat süreyle, grip onun zavallı, sıcak vücudunu ateş nöbetleriyle sarsarken, yatağının yanında oturdum. Yanan alnına serinletici bir şeyler koydum, onun o tedirgin, küçücük ellerini gece gündüz tuttum. Üçüncü akşam çöktüm. Gözlerim artık tükenmişti, ben farkına varmadan kapandı. Üç veya dört saat boyunca sert sandalyede uyuyakaldım ve bu arada ölüm onu benden aldı...
243 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İsmiyle beni kendine çeken bir roman ama orijinal ismi farklı: Kanlanmış Topraklar. Belki de böyle romantik isimli kitapları sevdiğimden, bu şekilde çevrilmiş olmasa hiç okumazdım bu kitabı. Konusu, aşina olmadığımız şeyler değil. Zamanında bir arada, kardeşçe yaşayan insanların önce yavaş yavaş nasıl birbirlerine düşman edilmek için uğraşıldığı, sonrasında da gerçekten ellerinde silahlarla karşı karşıya geldikleri ve en nihayetinde daha güçlü olanın güçsüz olan tarafa işkence için fırsat kolladığı anlatmakta. Açıkçası Dido Sotiriyu bir tebriği hak ediyor bu noktada çünkü olaylar genel olarak cephede ve erkek ağzından anlatılırken sağladığı başarı göz ardı edilemez. Kendisi de doğduğu toprakları ardında bırakıp gitmek zorunda kaldığı için roman içindeki pek çok cümlenin kalbinin derinliklerinden geldiğini anlamak mümkün. Ah şu insan icadı ülke sınırları! Alan Yayıncılık baskısını okudum ben, özel olarak aramıyor olmama rağmen o kadar çok yazım yanlışı vardı ki. Söz konusu savaş olunca, düşmanımız bunu yaptığı için biz de bunları yaptık ya da siz daha acımasızdınız, gibi cümleler kurmak doğru olamıyor. Çok kıymet verdiğim bir hocamın da dediği gibi "Savaşların görünürde bir galibi olsa da aslında galip yoktur. İki taraf da kaybetmiştir."
Benden Selam Söyle Anadoluya
Benden Selam Söyle AnadoluyaDido Sotiriyu · Alan Yayıncılık · 20171,018 okunma
Reklam
Adamın biri durumundan çok şikâyetçiymiş. 'Çalışıyorum, didiniyorum ama bir türlü zengin olamıyorum, evlenemiyorum' dermiş. Sonunda durumuna bir çare bulmak için uzak bir köydeki Bilge'ye gitmeye karar vermiş. Başlamış yolculuğa: Dağda ilerlerken bir kurda rastlamış. Kurt, bir deri bir kemik zar zor duruyormuş ayakta. Adamın yanına yaklaşmış
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun. Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun" Birhan Keskin
Bir gece eve geç geldim. Eşim, akşam yemeği için masayı hazırlarken elini tuttum ve “Boşanmak istiyorum” dedim. Sözlerimden alınmışa benzemiyordu. Sakince nedenini sordu. Cevap vermek istemedim. Bu, onu kızdırdı. Çatal ve kaşıkları fırlatarak bana “Sen adam değilsin!” dedi. O gece hiç konuşmadık. Uyuyordu. Evliliğimizin bitmesinin ardındaki nedeni
Öykü Otobüsü Etkinliği
Öykü otobüsü: #32743786 Yolcular: i.hizliresim.com/g6GR0O.jpg –Kapat şu televizyonu ya da sesini kıs beyinsiz! - Anne al şu kızını başımdan sesini duydukça beynime kan sıçrıyor. – Gece kuşu gibisin, sabah saatlerinde uyuyup gün ortasında uyanıyorsun, üç torba dolusu kitabını, acaba evin hangi köşelerinden
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.