Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Özal'ın "Benim memurum işini bilir” sözüyle rüşvetin kapısı resmî ağızdan açıldı ve devlet dairleri bir kazanç kapısına döndü. E ne yapsındı memur rüşvet almasın da. Öyle değil mi? İşte böyle böyle bereketi gitti her şeyin. Dosyanın arasına sıkıştırılan banknotlar, hediye gelen saatler, kalemler, kravatlar derken karman çorman oldu her şey ve hayat elbette ki namuslu insanlar için daha zorlaştı. Aldığı rüşvetle maaşı kadar artı kazanç elde eden Özal'ın “işini bilen" memuru için bundan daha güzel bir yer yoktu. Risksiz, bol kazançlı ve rahat. Daha ne olsun.
-Yaptığın bina niçin çöktü? -Benim memurum işini bilir demişlerdi. Bunun diğer versiyonu da şudur. Benim müteahhidim en kestirme yoldan köşe döner. İşte ani köşe dönmelerde uçurum mukadderdir hakim bey!
Reklam
“Benim memurum işini bilir” diye övünüyordu birileri
İş gördürmeye gelenlerin bazıları, elli yüz bahşiş verir bizlere, bilirsin! Almazdı ama o! Elini bile sürmezdi şöyle. Namuslu, dürüst olmak mı yani şimdi bu? Ap­tallık! Sonra rüşvet değil ki aldığımız bizim, bahşiş! Adamın acelesi var, işini öne alıyorsun, çıkarıp veri­yor! Ne var bunda yadırganacak yani? Hakkını, devle­tin sana veremediğini alıyorsun sonra! Ölecek değilsin ya acından, alacaksın elbet! İşim çabuk bitsin diyen, yarını, öbür günü beklemek istemeyen, vermek zorun­da tabi. Kimin işini yapıyorsun sonra, değil mi?
Turgut Özal'ın Emekçi sınıflardan yana bir popülizme prim vermeyen 'militan' serbest piyasacı tutumu; zenginliğin meşrulaştırılmasında, Menderes ve De­mirel'in -ikincisinde zaman zaman "servet düşmanlığına" karşı apolojetik tavra meyleden- çizgisinin çok ilerisine geçen üslübuyla, neredeyse provo­katif bir özellik kazandı. Simgeleşmiş sözlerinden olan "zenginleri severim" , böyle bir 'provokasyon'dur. Bir başka simgeleşmiş sözü, "Benim memurum işini bilir" idi; maaş zam­larının ertelendiğini açıklarken, memurların 'informel' telafi yolları bulacak­larını, vaziyeti idare edeceklerini ima etmek üzere söylemişti bunu - rüşveti kastettiğinden kimsenin şüphesi yoktu. (Gecekonducuları kentsel rantın ye­niden üretim döngüsüne dahil etmesi de aynı stratejinin eseriydi.) Özal'ın, onu liberalizmin hacet kapılarını açan adam olarak bağrına basanları dahi ra­hatsız eden sözlerinden biri oldu bu. Maddi menfaat uğruna her yolu mubah sayan pervasızlık, popüler politik dildeki ifadesiyle "köşeyi dönme zihniye­ti" ve "işbitiricilik", pejoratif Özal ve Özalizm imgesinin parçasıdır.
Sayfa 551 - İletişim Yayıncılık
“Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı.” Büyük Madenci Yürüyüşü’yle tarihe karıştı Özal. 1980 darbesindeki kıyımdan sonra toplumu adım adım “torpil”in ve “adam kayırmacı”lığın içine kendisi çekmiştir. Kamuda memurların gayri ahlaki finansal çarkların içine girmesini “Benim memurum işini bilir.” diyerek üzerini örtmüştür. Ayrıca şu Demirel’i, Özal’ı, Erbakan’ı sırf öldüler diye minnet ve rahmetle ananlar da ne bileyim. Akp’nin yolunu açan fikir aktörleridir hepsi. Yozlaşmış ülkemizin mimarları.
duygu

duygu

@duygu_b_
·
13 Ekim 2023 14:30
Özal'ın dinci takımı, 12 Eylül'den sonra devletin bütün kilit noktalarına yerleşti.
TURGUT ÖZAL Türk siyasi hayatının belki de en talihsiz sözü olan "benim memurum işini bilir" sözünü söylemiş, 17 nisan 1993 tarihinde tam 30 sene önce vefat etmiş eski Başbakan ve 8. Cumhurbaşkanı... Siyaset hayatı boyunca birçok talihsizliklere imza atmıştır. Ülkenin bütün değerlerinin satılmasının, hukuksuzluk ve kuralsızlığın, cemaat
Reklam
- “Bölücü terör örgütü başı Abdullah Öcalan 03:00 itibariyle Türkiye’dedir.” (Başbakan olarak Öcalan’ın yakalandığını açıklarken) - “Neden bize Öcalan’ı verdiler anlamadım!” (ABD’nin Abdullan Öcalan’ı neden teslim ettiğini soran gazeteciye) - “Burası, devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!” (Merve Kavakçı’nın
Benim memurum işini bilir mi?
Yolsuzluk söylemlerinde dile getirilen sorunlar aslında yapısal düzeyde ve politika yapıcılar ile sistem tasarlayıcılarının da kapsayan meseledir.
Sayfa 46 - Metis Yayınları. 2. Baskı. Şubat 2019 Ayfer Bartu Candan, Cenk Özbay.
İran'da rüşvet bir yaşam biçimi olmuştur. Yoksulluk sınırındaki memurlar rüşveti maaşlarına bir katkı gibi ilave etmektedirler. Bizde de Turgut Özal başbakanlığı sırasında; "Benim memurum işini bilir (!) diyerek kendi memurlarına yol göstermişti. Aynı kişi bir genel çağrısında ise "Allah'ın ipine sıkı sıkıya sarılın" demişti..
Çok partili siyasi hayat milleitn içinden ne uyanıklar çıkabileceği konusunda herkese yeterli fikri verdi. İş varıp sonunda 70'li yıllarında "köşe dönmecilerine", 80'li yıllarında "benim memurum işini bilir" cilvelerine dayandı. Sonra ne oldu? O cilveler de önüne çıkan kuruma, kişiye, kavrama dayanmakta, yaslanmaktan çekinmedi, Kurumlar, kişiler, kavramlar kendilerine bu kadar çok yüklenilmesini kaldıramaz oldular. Asrın son çeyreğinde kimileri yıkılıp döküldü, kimileri eğilip büküldü. Türk toplumu son on yılını şahsi menfaatinin nerede olduğunu işaret eden ateş suyunu lıkırdattıktan sonra sekr halinde sağa sola yalpalayan, her yalpalamasının bir sladırı izlenimi uyandırdığı bir hareketlilik içinde geçirdi. Tek parti dönemindeki zoraki nikahın acısı çok partili siyasi hayatla hesaplaştı. Restler çekildi, restler görüldü. Taraflar işin içine sosyalizmi de İslamcılığı da katarak ve askeri müdahalelere de bulaşma suretiyle birbirlerini hakladılar. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmadı. Türkiye'nin kar hanesine hiçbir şey yazılamadı. Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar devletin tekerleği bir şekilde her döndüğü için hepimiz bir yerlere gittiğimiz zehabına kapıldık. Hala vasıta içindeyken hissettiğimiz sarsıntı yüzünden ve gözümüzü ufuktan hiç ayırmamayı ilke edinmişliğimiz kadarıyla bir yerlere gittiğimizi düşünebiliriz. Aracın patinaj yaptığını ancak etrafımıza bakma basiretini gösterdiğimiz anda fark ediyoruz. Cumhuriyetin getirdiği imkanlar heba edildi. Yerimizde saydık.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Perez Perez benim memurum işini bilir gibi olmuş.
1980-1998 doneminde endustrileşmede ithal ikameci politikalardan, ihracata donuk politikalara geçildi. Bu da Turkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapisinda yeni yapilanmalari gündeme getirdi. Ayrıca, kamu açıklari buyutuldu ve buyutulen iç ve dış borçlar aracılığıyla hukumetlerin uluslararasi ve yerli sermayeye bagimliligi artirildi. Hukumetlerin asli gorevi, borç anapara ve faizlerini zamanında odeyebilmek olarak algilanmaya başlandi. 5 Nisan 1994 istikrar programiyla, bu işleyişin yüku emekçi sinif ve tabakalarin sırtına yikildi. Kamu kesiminde israf, yolsuzluk, ruşvet artti. Turgut Ozal’in, “benim memurum işini bilir” mantiği yayildi. Turkiye mafyasi ve geteleri, dunya uyuşturucu trafiginde onemli bir rol oynamaya başladi. Uyuşturucu uretimi ve ticaretiyle elde edilen buyuk gelirler, ekonominin diğer sektorlerinde yatirima yoneldi. Ayrica, Anadolu'nun çeşitli yorelerinde (Kahramanmaraş, Gaziantep, Çankiri, Manisa, Çorum, v.b.) ve Trakya’da, onemli bir bolumu ihracata donuk, hizli bir endustrileşme gerçekleşti. Turkiye’deki yabanci sermaye yatirimlari da artti. Avrupa Birligi ile 1.1.1996 tarihinde başlayan gumruk birligi, bu butunleşme surecini daha da hizlandirdi.
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.