424 syf.
10/10 puan verdi
Jane Austen'den okuduğum ilk kitabımdı. Çok beğendim. Okuyamadığım bir dönemde başladığım için bu kitaba bitirme sürem de uzadı haliyle, biraz önce bitirdim ve boşluktayım şuan...(sıcağı sıcağına yazıyorum :D) spoilerli olacak. Kitap her ne kadar o zamanların dönemsel niteliklerini barındırsa da günümüze çok da yabancı olmadığını fark ettim aslında. Örneğin Lydia'nın ben artık evli bir kadınım tavırları..Evliliği üst bir mertebe olarak görmek gibi. (Buradaki eleştirim evliliği küçümsemek değil belirteyim, hayatta hiçbir başarısı olmayan insanların rastgele biriyle evlendi diye kendilerini üstün görmeleri, gelin evi* cringeleri, temsili değil, direkt.) Mrs.Bennet da hala günümüzde yaşayan bir anne modeli. Tabi dönem şartlarına bakıldığında kızım meslek edinsin olasılığı pek olmadığından eleştirmek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Mr.Bennet ise nedense bilmem şaşırttı beni, ben kızlarını evlilik için baskılayacağını falan düşünmüştüm. Jane'in görümce muhabbetleri olsun, Lady Catherine'nin o beşik kertmesi tmm mı demeleri olsun, bu muhabbetler 200 yıldır böyle gelmiş böyle de gider gibi :D Keşke kısa sürede bitirseydim de her şey tazeliğini koruyabilseydi ama incelemeyi burada noktalayacağım gibi, filmini de çok merak ediyorum. Okuduğunuz için teşekkürler^^
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202376,7bin okunma
Bu nedenle erkek egemen toplumlarda , baba öldüğünde ona sadece büyük erkek evlat varis olur. Babanın tüm malı hatta eşleri ve kendi annesi bile oğlana miras kalır. Babanın ölümünden sonra mirasın parçalanmaması ve diğer bir aileye geçmemesi için kızlara miras verilmez. Bu gelenek, henüz aşiret geleneklerini devam ettiren ailelerimizde varlığını devam ettirmekte, evlilikler de bu gaye gözetilerek aşiret arasında gerçekleşmektedir. Amcakızı ile amcaoğlu beşik kertmesi usulüyle evlendirilmektedir. Böylece amcakızının mirası aile içinde korunmaya devam edecek ve kadının mirasını bu evden çıkararak evlendiği yabancıya götürmesinin önüne geçilecektir.
Sayfa 123
Reklam
Natural Born Killers
Bazı karartmalar vardır ki insan kendi içindeki savaşa at, erzak ve melankoli yetiştiremez. Beşik kertmesi yoluyla kucaklaştığı yalnızlığını görücü usulü elde ettiği özgürlüğü ile alt etmeye çalışır.
Sayfa 186 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Profesör Trevelyan'ın History of England'ını (İngiltere'nin Tarihi) aldım. Yine ''Kadınlar''a baktım, ''konumu''nu buldum ve belirtilen sayfaları açtım. ''Eşlerini dövmek,'' diye okudum, ''erkeklere tanınan bir haktı ve sadece alt değil, üst sınıflar da bu hakkı utanıp sıkılmadan kullanırdı. ... Benzer şekilde, ''diye devam ediyor tarihçi, ''anne babasının tercih ettiği beyefendiyle evlenmeyi reddeden kız çocuğu toplumda infial yaratmadan kilit altında tutulabilir, dövülebilir, yerlerde sürüklenebilirdi. Evlilik kişisel sevgi meselesi değil, ailenin açgözlülüğüyle ilgili bir mevzuydu, özellikle de 'centilmen' üst sınıflarda. ... Beşik kertmesi uygulaması yaygındı ve çocuklar dadıların kucağından indikleri gibi evlendirilirdi.'' Bu 1470 civarıydı, Chaucer'ın döneminden hemen sonra. Kadınların konumuna değinen bir sonraki kısım iki yüz yıl kadar sonra, Stuart'lar döneminden. ''Üst ve orta sınıf kadınların kendi kocalarını seçebilmesi hala istisnaydı, kocası başkaları tarafından belirlendikten sonra da yasa ile gelenekler elverdiğince kadının efendisi ve sahibi sayılıyordu.
Sayfa 48 - Can Modern, 2. basım: Şubat 2022, İstanbulKitabı okudu
624 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Yıllar önce Dede Korkut Hikayelerinde geçen beşik kertmesi adeti Anadoluda alışkanlık haline geldi.  Belki hala da devam edegelmektedir. Bu örf ve adet alışkanlığı ile kitabımızda konu olarak alınarak kadının önemi ön planda tutarak dikkat çekmektedir. Nehir ile Ada ikiz kız kardeşler olup mıknatısın iki zıt kutbu gibiler. Nehir naif ve sessiz
Kime Niyet Kime Kısmet
Kime Niyet Kime KısmetMüjde Aklanoğlu · Hasrem Yayınları · 202229 okunma
Hastane Önünde İncir Ağacı
Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır, hava değişimi alarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi, hasta gence kızlarını göstermek istemez. Genç, tedavi için İstanbul'da hastaneye yatar, pencereden gördüğü incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki türküyü söyler. Yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez, İstanbul'da kalır.
Reklam
149 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.