*Kitapla ilgili bilgi içerir.
V. Woolf ‘Kadınlar ve Yazın’ üzerine kendisinden istenen konuşma için nehir kıyısında düşünürken kadının yazabilmesi için kadının parası ve kendine ait bir odası olması gerektiği görüşünü ele almaya karar verir. Bu karara varma aşamalarını sunacağını, dudaklarından yalanlar döküleceğini, ama bunların arasına karışmış
Günümüz aşiretlerinin ve söz meclislerinin Oğuzlara kadar dayandığını söyleyebiliriz. Ev kurma işinin büyük kısmı artık erkeğin omuzlarındadır. ‘’Yuvayı dişi kuş yapar’’ atasözü büyük ölçüde önemini kaybetmiştir. Başlık parası, yani ‘’kalın’’ diye adlandırılan ve erkek tarafının, kız tarafına nakit olarak ya da mal karşılığı ödeme yaptığı durum
"Evli kadınların kocalarınca dövülmesi erkeklerin yasal hakkıydı ve bu hak, yüksek sınıflarda olduğu gibi aşağı sınıflarda da utanç duyulmadan uygulanırdı! " diye okudum. Tarihçi şöyle sürdürüyordu sözü: "Aynı biçimde, anne babasının seçtiği beyefendiyle evlenmeye karşı çıkan kız çocuk, kamuoyunda hiçbir tepki uyandırmadan odaya kilitlenip dövülebiliyor, yerden yere savrulabiliyordu. Evlilik, özellikle 'şövalye' (nezaket ve cömertlik) niteliklerine sahip yüksek sınıflarda, kişisel bir beğeni olayı değil, ailesel açgözlülük meselesiydi... Evlenecek taraflara çokluk beşik kertmesi yapılır, evlilikse çocukluktan çıkar çıkmaz gerçekleştirilirdi!''
Acaba yazarı ömrümden çaldığı zaman sebebiyle dava etsem kazanır mıyım?
Sakince spoiler vere vere anlatayım size bu klavye ishalini. Açelya diye cici bir kız var. Çok cici ama. Öyle böyle cici değil. O kadar cici ki osursa gökkuşağı çıkartır. Seviye o noktada. Neyse bunun annesi onu doğururken mortingen şekerim. Babasını da amcası miras yüzünden
'“Piyango günler efendim! Bugün size çıktım", "Merhabalardan bir demet".
Nevi şahsına münhasır incelememiz (miz derken? Tanışıyor muyuz? Siz kimsiniz de mizleşiyoruz. Pardon yani) "Tanışmamayı sürdürelim o halde.” (“Krem karamelleşmeyelim lütfen.”) E tamam daa aç ve kapa parantezler!
Spoi ve Giller'i bulunmaktadır.
Ustanın
Ya dertlisin, ya sevdalı…
Eşsiz kalmış keklik misin?
Uçamazsın, sekemezsin.
Alan almış, satan satmış
Beşik kertmesi başın bağlı
Başını alıp gidemezsin!
Yavru kuşum, bu sendeki güzellik
Kapsamlı ve güzel inceleme yazan arkadaşlar olmuş. Aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum sadece tek bir boyutundan bahsedeceğim hikayelerin o da başlıktan da anlayabileceğiniz gibi “kadın”.
Aslında birçoğumuz kitabı okumasak da karakterleri aşağı yukarı tanıyoruz. Erkek kahramanların yanısıra hatırı sayılır şekilde kadınlar da ön plana çıkıyor.
#kahvelikitaplaaryorumluyor
Çok tatlı bir kitap okudum. Adının hakkını veren türden.
Yiğit ve Melek daha henüz doğmamışken onların aslında yolları birdi. Tabi bunu birde onlara kabullendirmek lazımdı.
Çocuklukları birlikte geçmiş olan bu ikili, Yiğit 'in acı kaybı sonrası ayrılmak zorunda kalıyorlar. Ve ikisi üniversite çağına gelince
"Pınar başlarında el düğünlerini ballandıracağına, evde kalmışlığının derdine yan!"
""Suç bende mi? Ana gibi ana olup beşik kertmesi yavuklumun önüne geçemedin!"
Dönemin sosyal meselelerini mizahi olarak ele aldığını düşünüyorum.Kadınların değeri o günün Süper gücü İngiltere de bu kadarmış işte...Garip balo gelenekleri, sosyeteye tanistirilan kız merasimleri,erkeklerin kafasına ekilen kadın profilleri, kadınların tek çıkış noktası olarak kendilerini süslemek ve vitrine koymak olması... Soyluların bile beşik kertmesi var
Bu cehaletin içinde böyle bir eser döneme göre çok şey anlatıyor olmalı.
Aşk ve GururJane Austen · Tutku Yayınevi · 201975,5bin okunma
Çin deyince aklıma gelen ilk batılı yazar, Pekin'de uzun yıllar boyunca yaşayan, Çin kültürünü yakından tanıyan ve romanlarına konu etmesinden ötürü Pearl S. Buck 'tır. Lisede ve üniversitede okurken şimdi artık sahaflarda bile zor bulunan bir kaç kitabını eksiksiz çevirisi ile okumuş ve yazarın anlatım tarzından çok etkilenmiştim.
Kültürü çok