Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
hoyratlığım, hırçınlığım kaderimin beşik kertmesi şüphelerden Başkalaşmamak için ayakta kaldım, hayatta kaldım düşünmeden Başka acılarım da var, ancak şimdi bahsetmek kanaatinde değilim bu kenelerden
yün kazakKitabı okudu
"Beşik kertmesi denilen töre rezilliği neden çıkmıştı. İşte bundan... Soydan saptan güzellikleri dillere destan olan bir kız çocuğu, daha beşikte bebeyken niçin sözlüsü olurdu bacak kadar bir oğlanın?"
Reklam
Ya dertlisin, ya sevdalı… Eşsiz kalmış keklik misin? Uçamazsın, sekemezsin. Alan almış, satan satmış Beşik kertmesi başın bağlı Başını alıp gidemezsin! Yavru kuşum, bu sendeki güzellik
Sayfa 286 - Çınar Yayınları
köyün kadını
söz konusu çokkocalılık türünde yaklaşık on kadından biri “köyün kadını” ( hohombe ) denilen statüde olur. Evlilik soyadıyla Mary Douglas olarak tanınan Britanyalı ünlü antropolog Mary Tew ilk saha çalışmasını Lele halkı arasında yapmıştır. “İster zorla ele geçirilmiş, ister ayartılmış, ister [tacizkâr bir kocadan kaçtığı için] mülteci olarak alınmış olsun, isterse de beşik kertmesi olsun köyün-kadını büyük saygı görürdü,” der. Aslında bir şefin kızı olup değiş tokuşla başka bir köye verilebilir, o zaman köy topluca o şefin damadı sayılır. İlk altı ay boyunca ya da “balayı” döneminde köyün-kadını olağan işbölümünden muaf tutulur, ağır işlere el atmaz, köyün erkekleri tarafından şımartılır, çünkü ona düşen “kadın işlerini” bile erkekler yapar, kadını et türünde hediyelere boğarlar, başka iyilikler yaparlar. Bu başlangıç döneminde iki gecede bir başka bir erkek, barakasında onunla yatar, fakat ormana gittiği zaman köyün herhangi bir erkeğiyle cinsel ilişkiye girebilir. Bu dönem bittikten sonra “piyasaya sürüldüğünde,” ona “kısıtlı sayıda koca [beş tane kadar] tahsis edilir… bu kocaların kadınla barakasında ilişkiye girme hakkı vardır, ayrıca kocalarına düzenli olarak yemek pişirmelidir.” Zamanla kocaların sayısı azalır, fakat ormanda istediği erkekle cinsel ilişkide bulunmasına hâlâ izin verilir. “Köyün-kadınının” doğurduğu çocukların babalığına bütün erkekler talip olur: “Hepimiz. Köyün bütün erkekleri, çocuğu biz peydahladık.” Bu çocuklar hayat boyu saygı görür, özellikle evlenirken, bir de öldüklerinde.
Kavuran bir sıcaklık bedenimi yalayarak derimden adeta ter söküyor, hatırladığım tüm ölümler bir yağmur halinde zihnime boşanarak yaşamımı sorguluyorlar, ölüm nedir bir zavallı asistanla alıp veremediğin, seni savmaya ömrünü adamış birinden dilenebileceğin ne kaldı, güneşli bir çocukluğun kefareti seni, yüzsüz dilenci, çirkin beşik kertmesi.
Sayfa 78 - Kapı Y.Kitabı okudu
Bireylerin dininin olmasını engellemeye kalkmak beyhude olduğu kadar yanlıştır; fakat bir topluma dini düşünce tarzının ve otoritenin hakim olması o topluma kesinlikle zarar verecektir, milliyetçilik bunun karşısına dikilmek zorundadır-milletine ancak bu şekilde hizmet edebilir. İnsanların birey olarak dinlere bağlanmaları ve kendi gibi gördükleri diğer insanlarla cemaatler meydana getirmeleri de hürriyetleridir, ancak bu hürriyetlere de seküler hukukun koyduğu hudutlar olmalıdır. Türkiye'deki tarikatların, mesela, örgütlenme hakları yoktur, olamaz. Bu hükmü bu kadar ciddi verebilmek için, tarikat kavramını anlamamız gerekir. Evet, tarikat ve cemaatler asırlardır süregelen "geleneksel" kurumlardır ancak bir şeyin eski ve geleneksel olması, iyi olması için yeter şart değildir. Berdel, beşik kertmesi, kadınların ikinci sınıf görülmesi gibi gelenekler de epey köklü ve eskiydi, çok şükür ki "devrim kanunları" bu tür uygulamaları engelleyen tedbirler getirdi.
Sayfa 114 - Yenisey KitapKitabı okudu
Reklam
"Beşik kertemesinin sebebi cehalet ve egoizmdir. Minicik bebeğin damadı, gelini mi olur? Beşik kertmesi kimden geldi bilmiyoruz. Roma'dan mı, Bizans'tan mı, Perslerden mi yoksa halkın kendisi mi çıkardı? Ama İslam'ın malı değil."
Yabancı
"Yıldızlar gökyüzü denen o şemsiyeye düşmüş yağmur tanesi, İşte orada, düşüncelerin oluk oluk kanadığı o pençe izi, Abiciğim, abiciğim dinle, bu annemin hiç bitmeyen ninnisi, İşte şimdi ensendeyim, adım ölümün kızıl gölgesi. Ben kuyunun dibine kök salıp gökyüzüne doğru uzanan o ağacın gövdesi, Hep kulaklarımda kanatlarımdaki ecelin bitmeyen
"Pınar başlarında el düğünlerini ballandıracağına, evde kalmışlığının derdine yan!" ""Suç bende mi? Ana gibi ana olup beşik kertmesi yavuklumun önüne geçemedin!"
Sayfa 110 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
♧《 Böğürtlen Mucizesi 》♧
Bir gün Berivan ın karnındaki bebeğin cinsiyeti belli oldu. Berivan bir kız bebek bekliyordu. Bu haber herkesi mutlu ettiği gibi Necmi Bey ve Hamit Bey in aklına da bir fikir düşürdü: Beşik Kertmesi......
Sayfa 22 - DokuzyayinlariKitabı okudu
Reklam
Profesör Trevelyan'ın History of England'ını (İngiltere'nin Tarihi] aldım. Yine "Kadınlar"a baktım, "konumu"nu buldum ve belirtilen sayfaları açtım. "Eşlerini dövmek," diye okudum, “erkeklere tanınan bir haktı ve sadece alt değil, üst sınıflar da bu hakkı utanıp sıkılmadan kullanırdı.... Benzer şekilde,” diye devam ediyor tarihçi, “anne babasının tercih ettiği beyefendiyle evlenmeyi reddeden kız çocuğu toplumda infial yaratmadan kilit altında tutulabilir, dövülebilir, yerlerde sürüklenebilirdi. Evlilik kişisel sevgi meselesi değil, ailenin açgözlülüğüyle ilgili bir mevzuydu, özellikle de 'centilmen' üst sınıflarda. ... Beşik kertmesi uygulaması yaygındı ve çocuklar dadıların kucağından indikleri gibi ev-lendirilirdi.” Bu 1470 civarıydı, Chaucer'ın döneminden hemen sonra. Kadınların konumuna değinen bir sonraki kısım iki yüz yıl kadar sonra. Stuart'lar döneminden. “Üst ve orta sınıf kadınların kendi kocalarını seçebilmesi hala istisnaydı, kocası başkaları tarafından belirlendikten sonra da yasa ile gelenekler elverdiğince kadının efendisi ve sahibi sayılıyordu.”
Sayfa 48
Göğsümüze takılan bir nişan, vatanla yapılan bir beşik kertmesi miydi?
Sayfa 87
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.