Kendime sözümdür; bir daha içime sinmeyen ve değersiz hissettirildiğim hiçbir yerde durmayacağım. Bir daha yüzüme kapanan hiçbir kapının arasına elimi koymayacağım.
...
Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
Senden bir gök
Senden yıldızlar ördüler
Ateş böcekleri
O gece dört yanıma
Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Ve çocuklar gülle anne arasında
Seninle güller arasında
Tuhaf bir ışık bulup eridiler
...
...
Örseler acıyla düştüğü yeri
Susarak büyüyen adamların sevgisi.
Ağzında pas tadıyla bir inceliği söylemek
Bir gülünç içtenliktir, gecikmiş ve ezik
Sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun.
İnsanın zamana karşı biricik şansıdır aşk
Onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını.
Sen bende neleri öpüyorsun biliyor musun
Herkesin simsiyah kesildiği bir akşam
Yıldızlarla yedi renk gökyüzünü öpüyorsun.
Sen bende, gözlerinin anne ışığıyla
Bir solgunluktan doğan
kocaman bir çocuğu öpüyorsun.
aldırma, kaldığıma tenhâda böyle sessiz
derdime vâkıf olan simurg bile çâresiz
asırlar taşıyacak alnında mühür gibi
yurdunda en karanlık zindan bile hür gibi
mağmada yeşerecek sevdayı bulan tohum
güneşin filizidir toprak altında ruhum
bulutları sükûna kavuşturan bu iklim
ölüleri umutla buluşturan bu iklim
üç mevsimi alacak acılar beldesinden
mavi kuşlar uçacak zamanın ötesinden
esrik bir mezarlıktan geçince yollarınız
kemiklerin diline düşecek halleriniz
üç boyutlu bir yağmur yağacak üstünüze
tabutlar ağlayacak sizin de bahtınıza
kâinat bu ebedî destanı konuşunca
her kurşun bir yürekte lâleye dönüşünce
rengini kalbimin renginden alacak gülüm
bu sevda kitabında sultan olacak gülüm
beni anlamasalar, deseler de: Masalcı!
yiğitlerin rüyası yetim kalır mı, Balcı
gülüme kavuşmadan ölsem de kuytularda
biliyorum, bu rüya büyüyecek sularda
...
hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
uzanır da gönlüme rüveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru...
Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar.
Yaşama sebebimsin, su kadar, ekmek kadar.
Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var.
Seni anmak da güzel, seni beklemek kadar.
Neler mi istiyorum gurbette akşamlardan
Ne rüzgardan bir buse ne de bir pembe kelebek
Derin, derin cok derin, ufuklar kadar derin
Bir çift gözün rengini bana kim getirecek
“Ora vatan değil mi? elbet giderim dedin,
Bu vatanı sevmenin bedelini ödedin!
Hizmetine karşılık kahpe kurşunlar yedin,
Kargaların oyduğu bu Milletin gözüsün!
Sen benim ülküdaşım, Sen şehit Türk kızısın…
Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın
9 Haziran 2017
Rahmet ve minnetle...
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın
...
...
örneğin en sıcak ülkelerin yazında
en soğukların kışında
yanarım üşürüm berbat olurum
hiç bir şeye yaramam
ama yine de seni severim
o zaman sen de beni sev
evet