İçmişim yine uyuyabilmek için
Bir apartmanın birinci katında oturuyorum
Anneler çocuklarına kızıp bağırmakta
Benim bağırmam yasak ayıp ve günah
İçmişim yine uyuyabilmek için
Bilmem doğar mı güneş, olur mu sabah
İçmişim yine uyuyabilmek için
Kederler dolu dolu gelmekte, gelsin
Bahar gelmiş yurduma bilmem ne için
Kuşlar sevinçli çocuklar cıvıl cıvıl
Ağaçlar bile gülümsüyor, dedim bu sevinçten birazda bana kalsa
İçmişim yine uyuyabilmek için
Her düşüncem bin sayfa eder kağıda yazılsa
İçmişim yine uyuyabilmek için
Kimseyi kırmak niyetinde değilim
Bozuk bir düzen dengesiz bir dengede
Ne zor oluyor tersine böyle yaşamak çabası
Vardiyalı çalışmaktayım, helal kazanç
Ve yenen hakkımı Allah'a havale etmişim
Yine uyuya bilmek için affet içmişim
13/05/24 23:14
M. İlhan Genç
Kolay mı bilmem aşk baharına yakalanan gönüllerin aynı kalpte yer alması. Kalptır taşır sevdiği aşk şerbetini. Güzel işlenirse servet olur; bazen de ağır bir bedel olur. Bazen öyle vakitler olur ki birbirinden habersiz, herkes kendi cephesinde muşmutlu hayatlar hayal eder. Gerçekler acıdır, öğrenildiğine kalp kime evet demişse o yaşar her damarda al pulçuklar gibi. Öyle ki gönül sevdiyse güzel sevmeli...
Iki kız kardeşin birbirinden habersiz tek bir kalpte aşk mücadelesini vermelerinin zevkini yaşarlar. Aslı yüreğindeki ateşin alevini, derin duygularının yankısını hastane çatısı altında birlikte çalıştığı meslektaşının yüreğinde görebilecek mi? Kalp krizi geçirip ameliyatını yapan doktor Sinan aynı şekilde yüreğini de saracak Canan'ın? Kim kazanacak doktorun kalbini? Canan mı Aslı? Nasıl bir bedel yaşanır?
Sayfalarda işlenen aşk baharına tanık olurken mutlulukla birlikte acıdan, hüzünden, gözyaşlarından kendimizi alamıyoruz. Ustaca yazılmış ve kurgulanmış her sayfası bir sonraki sayfasını merak ettiriyor. Heyecanla okunan bu eserle bir aşk kapısından geçerek gönülden ve yürekleriyle sevenlerin hikeyelerine tanıklık edecesiniz.
Öyle Bir Bedel KiGonca Çiftçioğulları · Ritim Plus Yayınları · 2019447 okunma
Salak ve aklı yozlaşmış bir toplum,
Boşa geçen bir günün daha içinde.
Desen ki her gerçeği,
Müptezel bir gayede sığmaz, sıkışamaz bir yere.
Bitmiş, tükenmiş veya vazgeçmiş,
İşte bütün şarlatanlık bu.
Yolunu gözlediği hiçlik,
Bilir misin? sana olan engin aşkımın taşkın sularında boğulduğumu.
Bir düş parçası düşer gözyaşlarımdan çimene, varoluşa sürüklenir arsız sevgimiz.
Ayak izlerinden bir yol, takip eder bu sevgisiz gönül, nereye çıkar, ne vardır sonunda, bilinmezlik.
Üzgünüm öylesine, dinerken güneş gözyaşlarından gümüş renkli acılara, üzgünüm öylesine.
Acınası bir tebessüm ile giriş yolu aradım, zambak sesli gözlerine.
Bir yol varmı bilmem ama süzülürüm senin olan akşam denizine.
Seni görünce gençleşir bahar, sen varken adı vardır mevsimlerin, sen varsın diye doğar güneş, doğar gece.
Unutulmuş tanrılar senin emrini bekler hüküm koymak için, deniz gelgitlenir, gemiler batar, saatler sen uyandıktan sonra başlar.
Hiçbir aşk tamamlanmamıştı ben seni görmeden önce,
Küçük bir seyir defterinde adın yazılı, yön bu şekilde bulunur.
Yıldızlar parlak olduğunu mu düşünüyor? Ne gülünç. Gördüler mi ki senin akla hayale sığmayan gözlerini.
Melekler sana secde eder, sessizlikle dolar bütün hücrelerimiz. Biz varız, var olan tek gerçek biziz, bizden başka hiçbir gerçekliğin önemi yok.
Atsız Yeniden Mahkemede: “Konuşmalar” yazısına karşı tepkiler resmî makamlar üzerinde de tesirini göstermiş ve Atsız ile derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek hakkında dava açılmıştır. Bunun üzerine Atsız, yazının üçüncü bölümünde şunları yazar: "Memleketi parçalamak isteyen, Kürt devleti kurmak için Kürtçülük yapmak isteyenlere
Toplanın, her biriniz bir öksüz öldürecek, toplanın; her biriniz bir masum öldürecek. İşte millet, işte ırk, işte bilmem ne; kopmuşsunuz zaten insanlığınızdan, fark eder mi, kimin ne için öleceği, kimin kimi öldüreceği?.. Yalnız, kutlu olun siz, siz hiç üzülmeyin. Ağlamak nedir bilmesin teniniz, hiç umursamadan çürüsün zihniniz; sokaklarında volta atın, öldürülmüş masumlar şehrinde, hiç aldırış etmeyin, insanlıktan nasibini almayanlar içinde; bir fakir bizler!
D.p ateş
Ben mi yanıldım,
Yoksa dünya mı bilmem?
Bir yerlerde tökezledim
Ama düştüm diyemem.
Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana
Güneş çekip gitmekten.
Beni kurtarmak için
Pamuk iplikleri uzanır
Uçurumlarıma...