Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
♡♡♡♡ O zamanların elit ve şımarık çocuğu ben, birisini gördüm pazarda... Gerçekten ve gerçekten o dilenci degildi, çalışamayacak kadar fiziken mağdurdu. "Acaba birileri bir iki lokmalık birşeyler verirde, çocuklarıma götürebilirmiyim" ümidi ile yanaştığı tezgahlarda pazarcıların gözlerine bakıyor, yüz bulamayınca sanki içi ağlar gibi
BİR ŞEY YAPMALI
Burnunun direği pek nadir sızlayanlardanım. Hayata genellikle mantık çerçevesinden bakmaya çalışan, duygusallığı bir hayli geri plana bırakan biriyim. Hatta belki de aranızdaki en katı yürekli olanlardanım. Fakat dün hiç beklemediğim bir anda yaşadığım küçücük bir olay burnumun direğini fazlasıyla sızlattı. Metrobüste 6-7 yaşlarında olduğunu
Reklam
1k ya Sorular
Neden ben öne çıkanlara 2 haftadır girmiyorum? Ya da neden sokmuyorsunuz? Böyle daha mantıklı oldu soru. Neden buna engel oluyorsunuz? Değer verdiğiniz bir kişi ile mi ters düştüm? Ya da zamanında sizi hatalarınızla ilgili eleştirdim diye mi bu tavırlar? Filistin mevzusu gibi çok önemli bir mevzu varken bunu paylaşmak istemezdim. Genel olarak
İstekler ve kütüphanecilik hk.
Merhabalar! Beni tanıyanlarınız vardır, tanımayanlar için not düşelim, 1K kütüphanecilerinden biriyim. Şimdiye kadar isteklerle ve kütüphanecilerle ilgili şikayetleri elimden geldiğince takip etmeye çalıştım. Çoğuna hak da verdim. Şimdi tıpkı sizin gibi ben de bazı şeyler rica etmek için yazıyorum. Yalnız okurlardan değil, kütüphaneci
Sizi tanıyabilir miyim?
'Beni daha yakından tanımak istiyorsunuz öyle mi? Bunu gerçekten istiyor musunuz? Şunca yıl tanımak için gayret ettim, yine de başaramadım ben bunu. İnsan kendini tanıyamazken başkaları onu nasıl tanısın! İnsan bir meçhul, malumunuz! Kim kimi layıkıyla tanıyabilir ki! Hem de şuncacık zaman içinde. Şurada şu zamanda doğdum, şurada büyüdüm,
Nasıl yapacağım bilmiyorum, bilemiyorum... Bağ kurduğu her şeyden sınanıyor insan...
Reklam
şehit ailelerinin ikamet ettiği harap bitap evleri paylaşanları, bu konuya şaşıranları, üzülenleri, kızanları; bu konu özelinde konuşanları farklı sosyal medya platformlarında ve burada o kadar çok gördüm ki.. hâlâ bu konuya şaşıranları, üzülenleri, kızanları anlayamıyorum. sanırım bu anlık saman alevi gibi parlayıp sönen bir öfke patlamasından
Nasıl olduğumu bilmiyorum. Böyle yaşıyorum ama hissedemiyorum. Bunu yaşamam normal mi? İnsanları gözlemlemekten midem bulanıyor artık. Hareketleri o kadar saçma geliyor ki yada ben anlamsızlaşmışımdır bilemiyorum, birileri bana böyle gitmez kendine gel toparlan diyor ama içimde gram istek yok. Gerçi istek olsa da gücüm var mı bilmiyorum. Galiba kendi ellerimle sonumu getirdim. Ne kadar bakmasam da orda olduğunu bildiğim bir his var içimde. Göğsümdeki boşluk dolmadı hiç, aittlik hissini tatmadım yada düşüncelerimi dizginleyemedim... Bir şeyler oluyor, kafamın içinde ve siz sadece gülümsememi görüyorsunuz. Ben uzaklaşıyorum sizden ve siz sadece yarın görüşürüz diyorsunuz. Anlamıyorsunuz, benim hala neye kafa tuttuğumu bilmiyorsunuz ve siz anlamayacaksınız çünkü artık dermanım sadece kendime, çabam sadece benliğime, sakinliğim anca bedenime yetiyor...dahasını beklemeyin.
Ben, daha önce hiç anne olmadım, Nasıl bir şey, pek de bilmiyorum, Ve baba da değilim. Ama sanırım, Şu sıralar bir mutluluğa gebeyim. İçimde özgürce büyüyen. İçimde yıllanmış bir mutluluk bu. Hazırım anne olmaya, baba olmaya. Hem de bu mutluluk, Bir sevdanın kollarında, Yalnızlığın soğuk sokaklarında, Kaybolmuş biriyken beni buldu. Ve daha mutluluğuma, İlk kelimesini öğreteceğim. Bilemiyorum, İlk anne mi, yoksa baba mı desin? Hem anne, Hem baba olunur mu bir mutluluğa? Bilmiyorum. Ama, olursa eğer, Ben hazırım, Anne olmaya, baba olmaya, Ve en çok da mutlu olmaya. Ahmet Ekinci
Beni daha yakından tanımak istiyorsunuz öyle mi? Bunu gerçekten istiyor musunuz?
Şunca yıl tanımak için gayret ettim, yine de başaramadım ben bunu. İnsan kendini tanıyamazken başkaları onu nasıl tanısın! İnsan bir meçhul, malumunuz! Kim kimi layıkıyla tanıyabilir ki! Hem de şuncacık zaman içinde. Şurada şu zamanda doğdum, şurada büyüdüm, şurada hayata atıldım, şurada hayattan atıldım diye birbiri ardına birçok cümle
Reklam
İnsanlık
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği (Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.) (Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun. youtu.be/A3CK21RhynY )
Neredesin
Seni tanımıyorum ey sevgili Ne zaman çıkacaksın karşıma onu da bilemiyorum. Ama bil ki seni çok merak ediyorum Ve unutmadan kırık yanlarım çoktur. Senden önce biraz hor kullandılar yüreğimi İncittiler kırdılar hırpaladılar güvenimi kaybettirdiler. Ama en azından şu kadarından emin olabilirsin ey sevgili. Sana inanırsam güvenirsen Seni canımdan can bilip öyle sevip değer veririm sana. Şu an seni tanımıyorum ey sevgili. Ne zaman karşıma çıkacaksın onu da bilmiyorum. Ama gel diyorum kırılan yanlarımı Sen iyileştir diyorum. Seni bekliyorum ey sevgili. Bu yüzden Sen de bana gelirken öyle bir aşk la gel ki ey sevgili. Vazgeçmem mümkün olmasın senden youtu.be/u8OPXL3H7GM
Doğru bildiğim herşeyin yanlış çıkmasına alıştım bunun yükünü çoğu zaman taşıyamıyorum. Küçük bir çocuk gibi odanın köşesine çekilip sessizce oturuyorum. Eskiden üzüldüğümde insanlardan kaçardım kendi kabuğuma çekilirdim şimdiyse en Ufak bir şeye üzülsem başım ağrıyor, birilerine anlatıyorum çünkü beni yaşıyormuş gibi hissettiren tek şey içimdeki o bitmeyen acı. Öylesine yaşarken hâlâ birilerine iyi gelmeye çalışmak ama herkese daha çok zarar vermek benim varlığımın sebebi. İsteyerek yada istemeden çoğu şeyi mahvettim özür dilerim. Artık çoğu şeyi bilmiyorum biri nasıl sevilir birine nasıl güvenilir bilmiyorum. Küçük aptal bir çocuktan farkım yok tek becerim zamansız depresyonlarım, kıskançlık krizlerim, bitmek bilmeyen hüznüm. Olmak istemediğim birine dönüştüm ve çoğu şeyimi kaybettim. Hislerimi yönlendirmeyi bilemiyorum sürekli yanlış kararlar veriyorum. Neyi neden yaptığımı sorgulayan insanlara karşı hiçbir şeyi merak etmiyorum. Neyi neden yaptığımı bilmiyorum kaybolmuş hissediyorum. Evinden kovulmuş sokakta yaşamayı öğrenen bir köpek gibiyim, başımı okşayanı ev zannediyorum. Keşke evler sadece 4 duvardan ibaret olsaydı...
Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar
Hiçbir şey gidermiyor iç sıkıntımı.Hep bir yerlerde, bir şeyler unutmuş gibiyim.Yarım kalmış bir resim ya da türkü gibi geliyor her şey bana. Emaneten duruyormuşum gibi bir yerlerde. Bir şeyler kaybetmişim de, bulamaış gibiyim yıllarca. Ama aklıma düşünce köyüm, her şey birden canlanıyor, dün gibi... Capcanlı Alıp götürüyor beni
Kendimi bilmiyorum. Bazen dünyayı içime sığdıracak kadar genişliyor yüreğim, bazen kendi çırpıntılarına bile dar geliyor. Bazen küçük bir gülücük bile yetiyor içimi ısıtmaya, bazen dağlara yükselen kahkahalar bile yetmiyor yüzümü güldürmeye. Bazen inanılmaz derecede uçarı, bazen iflah olmaz biçimde kanadı kırık oluyorum. Hep aynı bedenin içinde yaşıyor; ama kendimi bilemiyorum.
1.113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.