Jean Genet , Fransız düşünür; oyun, deneme ve roman yazarı; şair, politika aktivisti. Daha çok tiyatro oyunlarıyla tanınır. Camille Gabrielle Genet tarafından 1910 yılında kimsesizler yurduna bırakılan yeni doğmuş bebeğe Jean adı verilmişti. Jean, yedi yaşına geldiğinde zanaatçı bir ailenin yanına yerleştirildi. 10 yaşında hırsızlığa başladı, on üç
Bütün dünyanın sahne olduğunu ileri süren William Shakespeare, çok yönlü İngiliz yazar, şair, oyun yazarı ve oyuncu. Soneler adlı şiir topluluğu dil bakımından İngiliz edebiyatında sıkı bir yere sahip, bu konuya hâkim olamayacağımdan fazla yorum yapmam doğru değil. Zamanın ruhunu iyi yansıttığı gerçeği sonelerde fazlasıyla hissediliyor. Sonelerle
Hiç böyle bir kitap okumadım, 40/46 sayfalık olan bu kitap, bana güneşi ve Aşkın ateşini hiç bu kadar güzel sözcüklerle anlatılamazdı. Aşkı doğa durumlarıyla anlatılmış, adeta her sözü hissederek ve yaşayarak yavaş yavaş okudum. ilk başlarda (ne yani doğa fılan diyo eee hani aşk?) Dedim, her sözü aşk olduğunu biraz sonra anlamıştım.
İncelemem spoiler içerebilir.Dikkat!
Kitap fakir bir devlet memuru olan Makar Alekseyevich ile uzaktan akrabası olan Varvara Alekseyevna arasındaki ilişkiyi konu alır. Mektup şeklinde yazılmış bu kitap aslında dönemin Rusya'sının aynasıdır.
İnsanların nasıl ekonomik sorunlar yaşadığını bunları nasıl karşıladıklarını ve bu sıkıntılar içinde birbirleri ile olan dayanışma ve yardımlaşmaları konu alır. Aslında hikayede gizlenmiş bir aşk hikayesi de vardır. Makar ve Varvara sürekli birbirleri ile mektuplaşır birbirlerine destek olurlar. Makar elinde olan azıcık bir varlığı bile Varvara için harcamaktan ve ekonomik sıkıntıya girmekten çekinmez. Ama sonunda ikisininde tüm kaynakları tükenir ve umutsuzluğa sürüklenirler. Varvara zengin bir adamla tanışır ve onunla evlenmeye karar verir. Başta makar da bu konuya olumlu yaklaşır ama Varvara gittikten sonra onsuz yaşayamayacağını anlar…
Kitabın içeriğini bitirdikten sonra benim düşünce ve duygularıma gelirsek:
Dostoyevski'nin ilk romanı "İnsancıklar" ve 1846 da yayınlanmış.Yirmili yaşlarda yazdığı bu eser, yeteneğinin bir göstergesi olmuş bence. Rus yazarın "SUÇ VE CEZA" ile "KARAMAZOV KARDEŞLER" eserlerini daha önce okudum. Çünkü dünyaca tanınmış en güzel eserleri olarak bilinir bu iki eser. İnsancıklar da güzel ve oldukça etkileyici. Bazı sahneleri var ki çok duygulanıyorsunuz, içiniz eziliyor. Yoksulluk ve yoksunluk bu kadar iyi anlatılamazdı. Size de okumanızı tavsiye edeceğim güzel bir klasik.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Karbon Kitaplar · 201961,8bin okunma
Aslında roman okumayı çok sevmeyen biri olarak; biraz tereddütle yaklaştığım, biraz da popülaritesinin etkisiyle okumaya karar verdiğim Kürk Mantolu Madonna, Sebahattin Ali'nin okuduğum ilk eseri oldu. Sırf Sebahattin Ali'nin muhteşem tasvirlerini, cümlelerindeki berraklığını deneyimlemek, herkesin kendinden ya da tanıdıklarından birşeyler
Selam! Çok sevdiğim bir kitabın incelemesiyle geldim: "Vadideki Zambak"
Gerçek sevgiyi hiç yaşamamış Felix ve mutluluğu ailesi için kendini feda etmekte bulan Henritte arasında filizlenen imkansızlıklarla örülü aşk...
Balzac'ın 'yazdığım en kusursuz roman' dediği kitabı. Aşkın bu kadar çok yönünün bu kadar güzel ele
10 yaşımdan berridir önüme çıkan ve sürekli önyargıyla yaklaşıp bir türlü okumak istemediğim 'Vadideki Zambak' kitabını bütün fikirlerimi bir kenara bırakıp 20 yaşında okuma fırsatı buldum.. Okuduğuma değdimi? Hem de çok. Bir aşk bu kadar güzel anlatılamazdı...Ve kitabın bana en çok kattığı şeyi soracak olursanız sadakat sadakat sadakat..
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Amfora Yayınları · 200742,3bin okunma
Aşkın psikolojisi bu kadar güzel anlatılamazdı.
Bir adam düşünün unutkan ...Bir kadın düşünün aşık...Bir gül düşünün beyaz...Bir aşk düşünün sen ölsen bile hep yaşayacak olan...
Bu zamana kadar okuduğum ennn etkileyici ve sürükleyici kitaptı.Her bölümünde ayrı heyecan,fazlasıyla merak ve olabildiğince olaylar sadeleştirilip anlatılan,bazen gerilim bazen aşk olan(her türlü aşk:bir insana,bitkiye,hayvana,doğaya,nesnelere,kitaplara,O'na...),okudukça kalbimin atışını daha da hızlandıran bir kitap oldu.Ve tabii ki bilim ve din bu kadar güzel anlatılamazdı.
Aslında her ikisinin de özünde bir(aynı)olduğunu bu kitapta öğrenmiş oldum.Bana hayatın sadece gördüklerimizden değil de aslında göremediklerimizden veya görünenin ardındaki gerçekliğe yani giz'e ulaşmanın kolay olmadığını ancak içindeki sesi tüm hücrelerinle dinleyip,idrak edip O'nu anladıktan sonra zuhur edeceğini öğretti.
Çok fazla görünen bizim gözümüzün gördüğüdür.Oysaki gördüğümüz ve göremediğimiz her şey tek bir şeyin kendisidir.Kur'an da da demiyor mu "Size şah damarınızdan daha yakınım."diye.Evet,içimizdeki özü göremeyiz ama O hep oradadır.O'nu göremesek bile her şeyin içindedir.Her şey var oluşunu ona borçludur.İşte en büyük hakikat budur ve biz...Biz O'yuz işte.
Aşırı güzeldi. Bir insanın yüzü değildi iç güzelliği bu kadar güzel anlatılamazdı, Oscar Wilde okumayı aşırı aşırı çok seviyorum çünkü insanın içindeki duyguları, sanatı varoluş nedenini çok iyi yansıtıyor.
Sanat sanat içindir anlayışa sahip olsa da aslında yaşadığı toplumu çok güzel analiz eden bir yazar. Klasikleşmiş bir eser olmasına rağmen öyle zor okunan bir kitap değil. Ben bayıla bayıla okudum.
İnsanın içindeki o nefret, iğrençlik, sevgi, aşk... Hepsini Dorian, Basil ve Henry üzerinde o kadar güzel anlaşmış.
Herkes okumalı bu kitap bir şahane eser. Ruhu bu kadar güzel anlatan kitap okumamıştım. Bireyi anlatan ve birey üzerinden her şeyi bu kadar açık anlatan bir yazar okuma fırsata herkes sahip olmalı.
Oscar Wilde ‘Sanat Sanat İçindir’ anlayışa sahip ve bunu tek romanında çok güzel yazmış.
Kitapla Kalın
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202372,7bin okunma
Yirminin coşkusu, yirmi ikinin neşesi, yirmi yedinin sempatisi… Ama otuz! Otuz yani… Hani otuzdan sonrasıydı çabucak geçen, ben yirmilerin nasıl geçtiğini anlayamadım ki daha! Tüm hem cinslerim yaşıyor mu bu buhranı, yoksa yalnız ben miyim dehşete kapılan? Daha otuz yaşımın güzelliğine adapte olamadan hayatın benim için sürprizler hazırladığından