Bu zamana kadar okuduğum ennn etkileyici ve sürükleyici kitaptı.Her bölümünde ayrı heyecan,fazlasıyla merak ve olabildiğince olaylar sadeleştirilip anlatılan,bazen gerilim bazen aşk olan(her türlü aşk:bir insana,bitkiye,hayvana,doğaya,nesnelere,kitaplara,O'na...),okudukça kalbimin atışını daha da hızlandıran bir kitap oldu.Ve tabii ki bilim ve din bu kadar güzel anlatılamazdı.
Aslında her ikisinin de özünde bir(aynı)olduğunu bu kitapta öğrenmiş oldum.Bana hayatın sadece gördüklerimizden değil de aslında göremediklerimizden veya görünenin ardındaki gerçekliğe yani giz'e ulaşmanın kolay olmadığını ancak içindeki sesi tüm hücrelerinle dinleyip,idrak edip O'nu anladıktan sonra zuhur edeceğini öğretti.
Çok fazla görünen bizim gözümüzün gördüğüdür.Oysaki gördüğümüz ve göremediğimiz her şey tek bir şeyin kendisidir.Kur'an da da demiyor mu "Size şah damarınızdan daha yakınım."diye.Evet,içimizdeki özü göremeyiz ama O hep oradadır.O'nu göremesek bile her şeyin içindedir.Her şey var oluşunu ona borçludur.İşte en büyük hakikat budur ve biz...Biz O'yuz işte.