Felsefeyi tamamen reddeden menfi tutumun karşısında, tam tersi bir tutum vardır. Felsefeyi ve akli düşünceyi aşın bir sekilde yücelten tutumun temsilcilerinin başında tabiatçı filozof ve bilimci Muhammed Zekeriyya er-Razi (865-932) gelir. Ona göre akıl her şeyin ölçüsüdür. O, insan için aklın yeterliliğini savunur. Kur'an-ı Kerim de dahil, başta İncil ve Tevrat'ı kötü dille eleştirir. Dinler ve peygamberlere karşı tutumu, "insanlığı kavgaya sürükleyen dini çatışmalar" olduğunu söyleyen modern Marksistleri hatırlatır. Hayatı boyunca tam bir filozof hayatı yaşamayı benimseyen Razi, Sokrat ve Eflatun hayatına özenmiş ve filozofun hayatının sade ve basit hayat oldugunu savunmuştur.
İbn Haldun ise, tarih, ekonomik ve sosyal olayların da, bir ölçüde tabii vakalar olduğunu, onların da belirli ölçüde genel kanun ve kurallarla ifade edilebilecek yönleri olduğunu ileri sürerek, onlara da ilim demektedir. Çünkü tabii varlık olan insan meydana getirdiği olaylara tabii olaylar olarak bakmak gerektiğini vurgular. Böylece de o, ilk defa tarihi ve sosyolojiyi -ki bunlar "kültür ilmi" olarak adlandınlır- ilim kabul ederek ilimler sınıflamasına alır.
Reklam
Sanırım artık bizim ailede bayramların anlamı değişiyor. Bundan sonra bir şenlik gibi yaşamayacağız, bayramlar bizim için birer şölen değil, bazı görevleri yerine getirildiği günler biçiminde geçecek.
Sayfa 128Kitabı okudu
Eskidendi, çok eskiden...
︎ Elli sekiz yıl bir adamı sevmiş kadınlar, bir o kadar yıl bir kadını sevmiş adamlar, söylesene benim güzel efendim, bu dünya tarihinin göğüs cebine bayramlık bir mendil gibi düzgün ve temiz iliştirilmeli, değil mi? Kola­lı, jilet gibi ütülü, ilk günkü gibi... ︎
Sayfa 105
" Problemlerinin yanında piknik yapıp ateşi söndürmeden evlerine dönenler, problemlerinin üzerinde yüzdürdükleri kağıttan sandallara kürek takıp akşam sefasına çıkanlar, problemlerini bir biblo gibi camekânların arkasında bırakıp yılda bir kere tozunu alanlar, problemlerini canları sıkıldıkça ellerine alıp parmaklarında çevirerek dar alanlarda volta atanlar, problemlerine süslü mezarlar yapıp bayramdan bayrama sulayanlar, problemlerini keşfettikleri bir kıta gibi seyredip, o kıtaya ayak basmadan yeni kıtalara yelken açanlar, problemleriyle aralarında sulh imzalayıp güven içinde hayatlarını yaşayanlar, problemlerini yeni kalıplara döküp renk renk boyadıktan sonra ortada çözülmeyecek bir problemin olmadığını görüp rahatlayanlar, problemleriyle aralarından su sızmadan su gibi aziz olanlar, problemlerinden aslanlar, filler, zürafalar yapıp herkesin ziyaretine açık bir "problemat bahçesi"ne yerleştirenler, problemlerine aşık olup peşine düşen, sonra nefret edip bin fersah uzağa kaçanlar.. " ..
Sayfa 139Kitabı okudu
"Bulutsuzluk Özlemi'nin geçen yüzyılda mükemmelen ifade ettiği gibi "Hiç bi' kere hayat bayram olmadı / Ya da her nefes alışımız bayramdı" bir memlekette yaşamak, bu zikzakların peşinden düşüp kalmak, duygu gürültüsünde savrulup durmak bizi ne kadar yoruyor, farkında olmuyoruz. Hatta bazen o kadar çok duygu oluyor ki düşünceye yer kalmıyor. Ve hatta o kadar çok duygu gürültüsü var ki gerçek ve kırılgan duygu oturacak yer bulamıyor.
Reklam
1.000 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.