Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında isterneyi
bilmeli kişi, Tanrı ile ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Bu istiridyelerin başına her an bir kaza gelebilirdi, kas büklümleri arasına kaçan bir kum tanesi, etlerine öylesine batabilirdi ki et, kendini korumak amacıyla kum tanesinin üstünü pürüzsüz bir tutkal tabakasıyla kaplayabilirdi. Ama bu işlem bir kere başladı mı, sonu kolay kolay gelmezdi, yabancı gövde bir gelgitle kopup gidene kadar ya da istiridye tükenene kadar sürerdi, insanlar, yüzyıllardır dalmış, deniz diplerinden istiridyeler sökmüş, içlerini açarak bu tür tutkalla kaplı kum tanecikleri aramışlardı.
Atlı bir dostumuzun gözünden anlattığı, hem duygusal hem de öğretici bir hikaye. Siyah İnci, güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan bir at. Fakat hayatı boyunca birçok zorlukla da karşılaşıyor. Bazen sevgi dolu sahiplerin yanında, bazen de zalim insanların elinde oyuncak oluyor.
Siyah İnci'nin hikayesi bize hayvanlara nasıl davranmamız gerektiği konusunda önemli dersler veriyor. Onların da tıpkı insanlar gibi duyguları olduğunu ve sevgiye layık olduklarını hatırlatıyor. Aynı zamanda, dostluk, özgürlük ve umut gibi kavramlar üzerine de düşündürüyor.
Kitap, akıcı ve yalın bir dille yazılmış, okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Siyah İnci'nin betimlemeleri ve doğa tasvirleri de oldukça etkileyici.
Siyah İnciAnna Sewell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20168,8bin okunma
"Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanın kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindeki ile yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu."