Demirkazık'ın zirvesine doğru uzanan her adım, beni daha da içine çekiyor bu büyülü dünyanın. 3757 metrelik bu dev, yüzyıllardır gökyüzüne meydan okurcasına dimdik duruyor. Her bir kaya parçası, her bir çatlak, birer hikaye anlatıyor sanki. Bu sessiz feryadı dinlemek, ruhuma iyi geliyor.
Rüzgârın yüzüme çarptığı her an, yaşama tutunmanın ne demek olduğunu bir kez daha anlıyorum. Gökyüzü o kadar yakın ki, sanki uzanıp dokunabilecekmişim gibi. Bulutlar ayaklarımın altında, sanki pamuktan bir halıymış gibi. Bu manzara karşısında kendimi ne kadar küçük hissediyorum. Ama aynı zamanda ne kadar güçlü!
Her adımda, doğanın karşısında ne kadar aciz olduğumu, ama aynı zamanda ne kadar da bir parçası olduğumu hissediyorum. Bu dağ, bana hayatın zorluklarına karşı direnmeyi, pes etmemeyi öğretiyor. Her tırmanış, bir zaferden çok, kendimle yaptığım bir mücadele.
Demirkazık, sadece bir dağ değil, aynı zamanda bir öğretmen. Burada öğrenilen her şey, hayatın diğer alanlarına da yansıyor. Sabır, azim, cesaret... İşte bu dağın bana armağan ettiği özellikler.
Bu macera, hayatımın unutulmaz anılarından biri olacak. Demirkazık'ın zirvesinden bakarken, dünyanın tüm sorunları bir anda küçülüyor. Kendimi bu kadar huzurlu ve mutlu hissettiğim başka bir an olmamıştı.