Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Resmin Arkasındaki Satırlar
Doğruysa bu yargı bu sonuç bu çıkarsama neden peki her şeyi bulandırıyor ertelenen bir konferans geç kalkan bir otobüs? Milli şefin treni niçin beyaz? Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e? Ne saçma! Ne budalaca! Dört İncil'den Yuhanna'yı tercih edişim niye?
Sayfa 234 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Doğruysa bu yargı bu sonuç bu çıkarsama neden peki her şeyi bulandırıyor ertelenen bir konferans geç kalkan bir otobüs? Milli şefin treni niçin beyaz? Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e? Ne saçma! Ne budalaca! Dört İncil'den Yuhanna'yı tercih edişim niye?
Reklam
Büyük Doğu bir mektep...
Entelektüel çevrede, ilhamını Büyük Doğu'dan almayan, karşı çıkarken bile tesirinden kurtulamayan kimse yok gibidir. Kullandığı dil ve diyalektik, Batı tefekkürüne vukufiyetin getirdiği fikirde hâkim tavır, İslâm tasavvufunun kanatları altında yükselttiği bayrak geniş bir topluluğu tesiri altına almıştır. Verdiği yüzlerce konferans, neredeyse her şehirde büyük parti mitinglerinden daha fazla insanın toplanmasına vesile olmuş ve halka halka yayılmıştır. Büyük Doğu Cemiyetleri, birçok şehirde şube şube kurumlaşmaya başlamış ve tesiri pek çok sınırı aşmıştır. Birçok entelektüel, siyasetçi ve âlim, Üstad'ın mektepleştirdiği Büyük Doğu'dan nasiplenmiştir. Örneğin Said Nursi Hazretleri, Büyük Doğu dergisini, yayımlanmaya devam etmesi için yorganını satıp parasını gönderecek kadar önemsemekteydi. Aynı zamanda dergiyi sadece desteklemekle kalmıyor, ondan iktibaslar (Emirdağ Lahikası: "Lozan Hezimeti") yaparak ehemmiyetini de gösteriyordu. Siyasilerden Adnan Menderes, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Turgut Özal ve Tayyip Erdoğan, Üstad'ı bilfiil anan ve kendi üzerlerinde Üstad'ın emeği olduğunu açıktan ilan edenlerdendir. Nurettin Topçu, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil başta olmak üzere, bugün İslâmi camia içinde eli kalem tutan, yaşı kırkın üstünde kim varsa, üzerlerinde Üstad'ın emeğinin olduğunu söylemeye gerek dahi yok. Solda Ruhi Su'dan Cemal Süreyya'ya, Nazım Hikmet'ten Atilla İlhan'a, Mina Urgan'dan Oktay Akbal'a kadar neredeyse her kesim onun tesiri altına girmiş ve tersinden onun yaşatıcısı olmuştur.
"Nâzım Hikmet, Aziz Nesin ve devrim. Bu üç adın, bu üç büyük kav­ramın bir araya gelmiş olması, bir raslantı değildir. Sovyetler Birliği’nin başkenti Moskova’da Doğu Dilleri Enstitüsünün konferans salonunda 20 Aralık 1975 günü, Aziz Nesin’in altmışıncı yaşgünü dolayısıyla düzenlenen törende yaptığım konuşmaya böy­le başlamıştım."
Sayfa 93 - Cem Yayınları
Konferans Velvelesi
Niçin ve kimden gizleyelim? Kırk yıla yakın bir zamandan beri Avrupa'nın dudaklarında ne vakit "hak" kelimesi çırpındı ise mazlum doğu bir defa daha inledi ve ezildi. ... Avrupa, içinde sakladığı edepsizlikleri bu kelimenin kusurları örten lütfu ile saklamaya çalışıyor. İşte hakkın bugünkü devletler arası ilişkilerdeki yeri ve vazifesi budur.
Konferans
Konferans iki sakınca arasında sallanan bir türdür: can sıkıcı komedi ve sosyete bilgiçliği . Yüksek sesle yüzlerce tanımadığınız sessiz kişi karşısında yapılan bu monolog şekli , bu herkese giden ve hiç kimseye uymayan hazır elbise , sanatçı ruhlu ve biraz vahşi ve gururlu bir insan için, çekilmez bir sahtekârlıktır.
Sayfa 1108 - Engin yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.