Bir çirkin tebessüm, bir iki bayağı nükte, içinden doğru gelen kısa bir çığlık: İşte ömrünün romanı bundan ibaretti.
Sayfa 18 - İŞ BANKASI YAYINLARIKitabı okudu
Yedinci Nükte
İşte Ramazan-ı Şerif âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılât için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a'mal için, bahardaki mâh-ı Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir.
Reklam
Bir çirkin tebessüm, bir iki bayağı nükte, içinden doğru gelen kısa bir çığlık: İşte ömrünün romanı bundan ibaretti.
Yedinci Nükte
Ramazanın sıyamı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeğe gelen nev'-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a'mal, bire bindir. Kur'an-ı Hakîm'in nass-ı hadîs ile herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin, on değil bin ve Âyetü'l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cum'alarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir'de otuzbin hasene sayılır. Evet herbir harfi otuzbin bâki meyveler veren Kur'an-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki; milyonlarla o bâki meyveleri, Ramazan-ı Şerif'te mü'minlere kazandırır. İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki: Bu hurufatın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette olduğunu anla! ... Ramazan - 13
Mesut olmak için hayat felsefesini basitleştirmekten ve kolaylaştırmaktan daha doğru ne olabilir? İngiliz nüktesi denen şey bile ciddinin keyifleşmesinden ibarettir. Bu nükte, Fransa'da karışmaya başlayarak şarka bilmece haline gelir. İngiliz en iyi dinlenen ve hayat felsefesi İnsanı en çok kıskandıran olgunlaşmış adamdır. Bir güneyli veya şarklı oluştukça, hayat, ona zevk verecek hassalarından sıyrılmaktadır. Güneyde ve doğuda, yaş, yalnız beyaz kıl veya buruşukla değil, somurtuşla ölçülebilir.
Sayfa 44
Yerli yersiz
Hatipliği ve mizahi söylemleriyle tanınan Amerika'nın 16. devlet başkanı Abraham Lincoln'un, iç savaşın en şiddetli dönemlerinde dahi mizahi hikayeler okuduğu bilinir. Kuzeyliler için yenilgiyle sonuçlanan Fredericksburg Savaşı sırasında, lsaac Arnold adında bir parlamenter, cumhurbaşkanının çadırına girdiğinde onu, Artemus Ward adlı yazarın mizahi bir eserini okurken bulur. Lincoln, parlamentere de kitaptan bölümler okumak ister. Ülkenin 'kan ağladığı' bir dönemde halkın başkanının komik hikayeler okuma isteği parlamenteri hayretler içinde bırakır. Lincoln, elindeki kitabı masanın üzerine bırakırken vücudu titremektedir. Gözyaşları içinde: 'Arnold, eğer sırtımda taşımaya mecbur olduğum bu ezici yükü yere koyup birkaç dakika dinlenmezsem, kalbim paramparça olacak!' cevabını verir.
Reklam
Yahudilerle İlk Savaşın Sebebi: PEÇE
"Bu peçe ne menem bir şey ki hakkında risale yazılmış ola" diyenlere peçe hakkında ahkâmdan evvel bir nükte ile cevap vermek isteriz. İslam tarihinde Yahudi kafirleri ile çıkan ilk savaşın peçe yüzünden çıkmış olduğunu beyan etsek ne dersiniz?
Sayfa 4 - Kudemâ YayıneviKitabı okudu
HÜVESİNE GÖRE DARABESİ VAR
Pazarlı demekle meşhur bir meczup vardı. Bazı ilim erbabı, ne zaman arasalar onu bir tekkede bulurlardı. Bir köşede oturur, her şeyden el etek çekmiş bir vaziyette sefasını sürerdi. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz, kendi halinde geçinir giderdi. Tekkesinin duvarında sülüs hatla yazılmış büyük bir "hüve (O)" yazısı vardı. Gelenlerden biri dedi ki: Bre Pazarlı! Darabe (dövdü) fiilinin tahtında (altında) "hüve" gizlidir, derler. Bunun gibi büyük "hüve" nasıl olur da darabenin altında gizlenir? Pazarlı cevap verir: - Siz delisiniz galiba! Hüvesine göre darabesi olduğunu bilmez misiniz?!.
Yerinde bir cevap, kesin bir nükte bütün hakikatlere bedeldir.
لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ BİRİNCİ NÜKTE: Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâm'ın zahirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb'den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünki işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şübhe, kalb ve ruhumuza yaralar açar. Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâm'ın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdid ediyordu. Bizim manevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdid ediyor. O münacat-ı Eyyübiyeye, o Hazretten bin defa daha ziyade muhtacız. Bâhusus nasılki o Hazretin yaralarından neş'et eden kurtlar, kalb ve lisanına ilişmişler; öyle de; bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şübheler (neûzü billah) mahall-i iman olan Lemalar - 8
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.