"Amor intellectualis quo Murphy ipsum amat"
Ne yazık ki öykümüzün "Murphy'nin Usu" diye adlandıracağımız şeyi tanımlayacak yerine gelmiş bulunuyoruz. Tanrıya șükür bu aleti gerçekte olduğu biçimde ele alacak değiliz, oldukça yersiz ve gereksiz bir tutum olurdu bu. Yalnızca Murphy'nin usunu duyumsayışı ve
Kendime not:
Yavrusuna buzağı dendiğini şu yaşımda öğrendiğim kitap. Az uykuya ihtiyaç duyarlarmış. Yavru 15 ay sonra dünyaya gelir, yürümesi iki saati alırmış. Sağlıklı olabilmek için tuza ihtiyaç duyar, sürü halinde yaşarlarmış. Dünyanın en uzun hayvandır. 9 türü vardır ve bu 9 türün tamamı Afrika 'da yaşarmış. İncelemeden ziyade aklımda kalsın diye birkaç bir şey karalama ihtiyacı duydum. O açıdan özür dilerim. Kendime ufak bir özet olsun istedim.
Kitabın ilk başları, dürüst olmak gerekirse, bana göre sıkıcıydı. İnsanları şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz canımızı mı sıktılar? İnsanların kullandığı suya ver 100 lira zam; çizdiğimiz sınırdan bir gıdım öteye mi gittiler, elektrik'e 200 lira zam ekle filan; yok kafa koparmalar, yok katletmeler, vampirler kurbanın kanını içer, sonra kurtlar
Ne istediğini ve hissettiğini bilmeyen, sadece kendisini düşünen ve benmerkezci insandan uzak dur. Mutsuzluktan beslenen, sevgiyle güzelleşmeyen, en ufak bir şeyde gitmeye meyilli olan insandan uzak dur. Gönül almayı bilmeyen, sen yapıcı davranırken yıkıcı olan, seni değiştirmeye çalışan ve fedakârlık yapmayan insandan uzak dur. Hayvanları sevmeyen, söyledikleriyle yaptıkları çelişen, sana değer vermeyen ve sürekli kendini açıklamak zorunda kaldığın insandan uzak dur. Kendi isteklerini sana dayatmaya çalışan, sevdiğini hissettirmeyen, özür dilemeyi bilmeyen ve herkese tepeden bakan insandan uzak dur. Sana güvenmeyen, güven vermeyen ve önceliği olmadığın insandan uzak dur.
“Otuz beş senelik evlilikten sonra şeytan dürttü galiba. Bunca yıllık evlilikten bir çocuğumuz bile yoktu ama kusurlu olan karım değil bendim. Karım bunu bildiği halde bir gün bile yüzüme vurmamış, ‘Üzülme hayatım kısmetimizde yokmuş. Sanki çocuğu olmayan tek çift biz miyiz...’ deyip beni teselli etmişti. Dedim ya şeytan dürttü diye. Bir gün
Selamlarr ben bir wattpad kurgusu yazmaya karar verdim.Bu kurgu hayran kurgu yani 2 ünlü idolün bulunduğu kurgu ve herseyden önemlisi escinsel ve mafya temalı bir kurgu buraya kadar hoşunuza gitmediyse direkt geçebilirsiniz.
Tanıtım bölümü yayınladım direkt Dmden bilgilendirdiklerim var fakat daha fazla kişiye ihtiyacım olduğu için ileti olarak
Memorial Logo
Sağlık Rehberi
Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğunun 13 Belirtisi
Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğunun 13 Belirtisi
Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğunun 13 Belirtisi
1392
Uzm. Psi. Hande TAŞTEKİN
68
Psikoloji (Klinik)
2
Memorial Ataşehir Hastanesi
Favorilere Ekle
Narsist kişiler benmerkezci bireyler olup, kendilerini dünyanın merkezinde gören, diğer insanlardan önemli, değerli ve üstün olduğunu düşünen kişilerdir. Bu durum aynı zamanda psikiyatrik bir rahatsızlık ve kişilik bozukluğu olarak tanımlanır. Narsist kişiler her şeye haklarının olduğunu düşünür, kibirlidir, çıkarcıdır ve hata yaptıklarını düşünmedikleri için özür dilemeyi bilmezler. Tabiri caizse en büyük organı egosu olan narsist kişiler, bütün sevgi yatırımını kendisine yapar ve en çok kendisini sever. Narsist kişiler tüm bu özellikleri sebebiyle aynı zamanda eleştiriye kapalı kişilerdir. Kendileri hakkında en ufak bir olumsuz düşünce veya eleştiri yapan kişileri düşman olarak algılarlar.
"Hikayesini beğenmediğim romanların kitap ayraçlarını un ufak etmek gibi bir alışkanlığım var."
-Ben ne okudum öyle? Ne kattı ki hayatıma? Beni gerdi mi? Hayır hayır, bu utanç vericiydi. Bu, reklamına bolca yatırım yapılmış, herkesin yazabileceği sıradan bir romandı. O yüzden yılmadan, usanmadan romanımı yazmam gerektiğine bir kez daha
Kim olduğu fark etmeksizin birisi size ilgi gösterdiğinde, örneğin; hastayken o ıhlamuru siz hazırlamıyorsanız, bir yere gitmeyi çok istediğinizde sizin için o ortamın planını kurup “hadi gidelim” diyen biri varsa ya da sıkıcı işleriniz vardır ama yapmanız gerekiyordur ya, işte o zaman yanınızda sizin yapabilmeniz için orada olan birisi varsa.
Sadece sizin için…
Çok kıymetli, elmas değerinde belki daha fazlası. Çünkü insanı heveslendiren, ayağa kaldıran, depresyona girmesini engelleyen, güç olan, destek olan şey sevgi ve ilgi. Bunu karşılayan olmayınca sürekli sömürüldüğünüzü, değersiz olduğunuzu ve çevrenizde ne kadar bencil insan olduğu görüyorsunuz ve kötü hissediyorsunuz. Bir de ben umursamaz biriyim, ben böyleyim, çok abartıyorsun, gibi saçma bahaneler sunarlar. Çünkü hatalı olduğunu kabul etmek istemezler, çıkış yolu kalmayıp kabul ettiğinde de gülerek, ciddiye almadan ağzının kenarından özür dilerler. Ve unutur giderler, önemsemezler. Sonra siz daha da değersiz hissedersiniz. O değersizlik hissi de sizi yalnız hissettirir. Ve yalnızlık ihtiyaç duyulduğunda güzel bir şey, maruz kaldığınızda değil.
İşte bu hislerle boğuşan biri, o ıhlamuru getiren birine karşı kendini mahçup, dikken üstünde hisseder, bi ufak utanır bile. Kalbi yumuşacık olur. Sonra düşünür durur ben ne kadar kendimden ödün vermişim, çevremde bana değer veren insanlar var sanıyormuşum ama yokmuş diye düşünür ve daha niceleri.
Buna aydınlama diyebilir miyiz? Belki…
Hakkında pek çok görüş olan bir konu, "Kötü mü doğulur, kötü mü olunur?". Cevabım yok, bilmiyorum. Bilmememin beni ifrit ettiği nadir şeylerden birisi bu. Öğretmenim, işim insan ile ve herhangi bir kötünün fark edilmeyip, müdehalesiz bir şekilde elimden geçmiş olması, onda, kötülüğünde payım olması ihtimalleri... Cümleyi
Halk neye kızdı bilmiyorum ama ben nelere kızdığımı anlatmak istiyorum.
İlk olarak kutuplaştırıcı söylem ve eylemlerden, nefret saçan siyasetten artık bıktığımı söyleyebilirim.
Hem iktidar hem muhalefetin fanatik seçmenlerinin kendinden olmayanı düşman gibi görüp türlü iftiralar ile yaftalamasına kızıyorum.
D*M partiye tamamen karşıyım ve