İçimden bir ses
"Bırak da içindeki kumru özgürce uçsun 889..." dedi. Uzandım ve bana yaklaşmakta tereddüt eden dudaklarına
değdirdim, dudaklarımı. Ellerimi yanaklarına koydum ve beni sanki yılların özlemiyle öpermişçesine öpmesine izin verdim.
Uraz'ın güçlü kolları ve kocaman göğsü arasında o kadar zayıf, o kadar küçük kalıyordum ki kaybolmuştum. Bacaklarım bacaklarında, göğsüm göğsündeydi. O sıcaktı, ben daha sıcaktım. O titriyordu, ben daha çok titriyordum. Uraz dudaklarını dudaklarımdan çekmeden uzunca bir nefes
aldı, bu anın kokusunu içine çekti. Evet, bu anın bir kokusu vardı.