İşleri oluruna bırakamayan insanlara tahammülüm yoktur: peşine takılan, ağlayıp sızlayan.. Bir şey gitti mi gitmiştir. İş bitmiştir. Serbest bırak gitsin öyleyse!
ben bana göre değilim
bırak lütfen beni
umudum, kestiklerimle kan revan
bileklerim, dileklerimden ince
her yere yetişmek zor
abonman fanteziler
saçma akşamüstlerinden hamile
yanı başımda eski tarihî aşklar
kimin eli kimin elindeyse
kaçıp gitsin buralardan
hissem satılıktır
hissim kiralık
-sahibinden-
buraya kadar
benden.
M.Y.
"Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin, çocuğun olur
Beni koyup koyup gitme, n'olursun"
“Gitmek mi yitmektir, kalmak mı?” artık bilmiyorum…
Yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep!
Ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
Bilemem, belki bu yüzden
Ben sana yanlış bir yerden edilmiş,
Bir büyük yemin gibiydim…
Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
Yine de döneyim, döneyim istedim.
Ah benim sesimle;
Söylesem de, inanmazlar
Benzemiyor çünkü bir dile.
Döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
Döndüğüm bu sema sensin, döndüğüm.
Sen benim kara ömrüme vuran
Suyumu harelendiren sevincimdin…
Onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim!
Bağışla kendini artık onu da…
Bırak gitsin, bırak gitsin.
O senin en ezel gününden kaderin.
Sen onu nasılsa bin kere daha…
Seveceksin.
1950'lerdeki kalem kavgaları: 1950'lerde Atsız'ın üç polemik yazısı vardır. "Faruk Nafize Bir İhtar” başlığını taşıyan yazı, 9 Şubat 1951 tarihli Orkun'un 19. sayısında; "Yalan” başlıklı yazı, 25 Mayıs 1951 tarihli Orkun'un 34. sayısında çıkmıştır. 1956'da da Ocak gazetesinde Nurettin Topçu'ya karşı bir