Bir kitap okuduğumda, onun için deli olur, ona güvenip empati duyar, onu özümser ve hayatımın bir parçası haline getirir, başka bir kitap okuduğumda ise anında değişiveririm.
Biraz zaman kazanınca, serbest zamanını artırmak için daha fazla uğraşıyor insan. Canlanıyor. Hayattaki mecburiyetlerden kurtulma duygusu yaşadıkça, dolu dolu yaşama isteği artıyor.
Birbirinden kopuk, diğerlerinin neler yaşadığından habersiz ne çok insan vardı. Çeşitli amaçlar peşinde, çeşitli kaygılarla akıp gidiyordu hayat. Ama kimse kimsenin hikayesini bilmiyordu.
Bütün iyiliklerine ve akıllarına, mütevazı taleplerinin bütün sınırlılığına rağmen, hem iyi, hem akıllı, hem de mutsuz olan büyük bir genç insan türü. Bu insanlar hayalperest olur ve kibir, sıkıntı, yalnızlık yüzünden hayali kalelerine kapanırlar.
Ben sevginin ne olduğunu hiç durmadan anlamaya çalışıyorum. O benim için bazen ruhta parlayan bir güneş oluyor; bazen o güneşte görünen bir ruh. Yani o henüz açıklanamayan bir şey. Hani şöyledir, böyledir denilemeyen bir şey. İnsan onu ancak hissederse tanır.
Seven, işin başlangıcında sevilenin dostlarına dost, düşmanlarına düşman iken, sevgi kemale erdiğinde kıskançlık yüzünden durum tersine dönüyor, onun dostlarına düşman, düşmanlarına dost oluyordu.