Türkiye “İsrail”le ticareti durdurdu! Bakanlığın duyuru metninde; ticaretin, “ateşkes gerçekleşinceye ve insani yardımların geçişine izin verilinceye kadar” kısıtlı bir durdurma kararı olduğu da vurgulanıyor… Buraya döneceğiz. Önce katliamın sekizinci ayına girerken bu karar nasıl ve neden geldi, buna bakalım…
Katar, Mısır ve ABD
Geldik gidiyoruz, bütün mesele "aşk ile ânı seyretmek."
Kitabımız Kemal Sayar ve Saadettin Ökten'in Radyo'da Gönül Sadası programında gerçekleştirilen konuşmalarından oluşmaktadır. Kemal Sayar'ın da dediği gibi tam bir gönül ziyafeti. Radyo sever biri olarak canlı dinlemeyi hayal ettim de tadından yenmezmiş:)))
Bu
Bu inceleme, Ateizm felsefesi için başlangıç niteliğinde ve genel olarak Ateizme yöneltilen soruları açıklayan temel bir kitaptaki bölümlerin özetlerinden oluşacak.
( Başlamadan önce yazma becerisine sahip olmadığımı ve bu zamana kadar bu durumu değiştirmek için pek bir çabaya da girmediğimi belirtmek isterim. Yâni beklentinizin oldukça altında
İhsan hocamızın olaylar karşısındaki
tavrını çok seviyorum.
İnsanız, muhakkak bir taraf tutarız
ama bunu karşı tarafı rencide etmeden
yapmalıyız. Karşıdakilerinde bizim din kardeşimiz olduğunu unutmadan.
Her şeyden önce din kardeşliği gelir.
Olaylar karşısında paylaştığı ileti de buna dairdi
bence. Yani fikirlerimiz farklı olsada safımız bir. Bu yüzden birlik olmalıyız demeye getirdi.
Maalesef bunu da farklı bir boyuta çekmişiz.
Bir devletin güçlü veya zayıf oluşu Bir ulusun ilerleyişi veya gerileyişi, yalnızca yöneticilerin ehliyet ve iktidarlarından veya onların yetersizliğinden ileri gelmez. Yöneticiler ister iyi veya kötü, ister kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi toplumlarının birer aynasıdır. Onlar ulusal ruhun birer kopyasıdır. Onlar halkın içinden doğmuştur. Bir r ulus nasılsa, yöneticileri de onun gibidir. İşte bundan dolayıdır ki, eskiden beri "Her Ulus layık olduğu yönetime ve yöneticilere sahip olur" denilmiştir.
----
Bence de halk eğitimli, dürüst, adil ve çalışkan olursak böyle kişileri başa getirmiş oluruz ulusça birlik ve beraberliğimiz için kişisel çıkarlarımızı değil tek yürek olmalıyız. En önemlisi de kendimizi sürekli okuyarak ve kitap okumayı şehirlere, köylere, kırsala her yere yapmalıyız. Milletçe misyonumuz bu olmalıdır.
Yüce kitabımız bizlere "oku " diye buyurmuş. Hz Ali " bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum " diye söyledikten sonra bizler neyin kafasını yaşıyoruz ki;
Atamızın Türk milletinin bu kitabı okunmasını istediği ne kadar da manidar...
🗣️ Dibe Sıçramak İçin Vuracağız
İnsanlık doğayı takip ve taklit ettiği kadar gelişkin, doğaya karşı olduğu kadar asalak, doğayla dengede olabildiği ölçüde insan olarak kalabilir.
Unuttuğumuz ne kadar insani değerler varsa hepsini yeniden hatırlamak ve yeniden o bizi biz yapan değerleri yaşatmak zorundayız.
Yaşamın okulu ve öğretmeni doğadır.
Yazarı ilk defa okudum. D&R'a bi göz atayım diye girmiştim dikkatimi çekti aldım bende. Kitabın adı ve tasarımı güzel fakat içeriği daha çok kabala ve budistliğe dayanıyor. Anlatım şekli dili sade, zaman zaman devrik cümlelere yer verilmiş ama kitabın üzerinden tekrar geçilmesi gerekiyor. Yazım hataları var biraz daha özen lütfen. Ama
Tabii, işte Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli padişahlarından biri olan Kanuni Sultan Süleyman'ın ağzından bir mektup:
---
Sevgili Vatandaşlarım,
Gönderen: Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı İmparatorluğu Padişahı
Sonsuz şükürler olsun ki bu satırları, yüce Osmanlı İmparatorluğu'nun en kudretli padişahı olarak kaleme alıyorum.
Anadolu Selçuklu Sultanlarından ve büyük bir devlet adamı olan Alâeddin Keykubad'ın ağzından bir mektup yazayım:
---
Sevgili Vatandaşlarım,
Gönderen: Alâeddin Keykubad, Anadolu Selçuklu Sultanı
Alâeddin Keykubad olarak size bu mektubu, ruh dünyamın en derin köşelerinden kaleme alıyorum. Gökyüzünde yükselen kızıl al, yeryüzünde yücelen
Gazzede soykırım hâlâ devam ediyor . Elimizden aslında pek çok şey gelir lakin bir müslüman olarak en iyi ne yapabilirim derdine düşmek şartıyla bu olabilir. Hatta müslüman olmamız bile gerekmiyor , bu soykırım bir insanlık meselesi.
Du'a ya elbette sarılalım ama bunu tövbe ile yıkanmış bir kalp ile yapalım yani kendimizi Allah'a karşı son derece mahçub hissedip öyle bir tövbe edelim ki ettiğimiz duâlar da kabul olsun inşallah . Bilinçlerimizi bu yapılan psikolojik soykırımdan da temizleyelim. İsrail sadece filistinde değil dünya çapında bir soykırım yapıyor ! Konu insanlık dışı , bize düşen pek çok görev var . Allah kuran-ı kerimde " Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız).” derler. "
demiyor mu ? O hâlde Allah için yaşayacağız , Allah bizden ne istemişse ona sımsıkı sarılacağız . Bize indirilen emre göre yaşayıp kurtuluşumuz için birlik olacağız . Müminler ancak kardeştir kâidesiyle hareket edeceğiz.
Söz ile değil sadece , bizatihi davranışımızla mü'min olacağız. Olmalıyız ! Olmak zorundayız eğer müslümansak bu bizim görevimiz !
Meslekte birbirimizin önüne geçme gayretinde olmaktan ziyade, beraberce daha güçlü atabileceğimiz adımları planlamalıyız. Öğretmenler olarak birlik olmalıyız. Birlik, beraberlik içinde olan yapılar daha güçlü yapılardır.
6 Şubat'ta meydana gelen deprem felaketi, içimizi derin bir hüzünle doldurdu. Depremi bizzat yaşayan ve fazlaca arkadaşını,dostunu kaybetmiş birisi olarak üzerinden kaç yıl geçse de unutulmayacak bir acının ilk yılını doldurduk. Tam 1 yıl önce bizlerin sadece evi, işi değil tüm hayatı, yerle bir oldu... Masum hayatlar alt üst oldu.. Bu acı olayın üzerimizde yarattığı etkiyi anlatabilmek için sözcükler yetersiz kalıyor.
Toprağın titreyişinde hissettiğimiz kırılganlık, insanlığın ne kadar güçsüz olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Felaketin izleriyle dolu bu günlerde, sevgi ve dayanışmanın önemi bir kat daha belirgin hale geliyor. Topluluklar arasında birlik olma zamanı çoktan geldi. Birbirimize destek olmalı, yaraları birlikte sararak geleceğe umutla bakmalıyız. Böyle acı bir felakete karşı gerekli tüm tedbirlerin alınmasını umuyorum. Allah'ın afeti diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışan hiç kimseye bir depremzede olarak hakkımı helal etmiyorum.
Bu zorlu süreçte kaybettiklerimizi anarken, ayakta kalanlara destek olmalıyız. Yaşanan acıyı paylaşmak, birbirimize umut aşılamak, bu felaketten güçlenerek çıkmak için birlikte durmalıyız. İnsanlık, zor zamanlarda birbirine sıkı sıkıya sarılarak gerçek gücünü gösterir.
Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza ve tüm depremzede vatandaşlarımıza ise sağlıklı uzun bir ömür diliyorum.
Ortadoğu halkları İslâm uygarlığını yeniden canlandırabilirlerse, birlik olabilirlerse, çağın dengesizliği düzeltilebilecektir.
Cezayir'den başlayıp Filipin adalarına değin uzanan, çok geniş alana yayılı Müslüman halklar, sömürgeciliğin her türüne karşı koyuyor, Batı albastısı yönetimleriyle savaşıyor, onurlu bir özgürlük için direniyor.
Tarihte bu halklarla, ortak inancın ve ortak kültürün koşullandırdığı konumda yan yanaydık. Bugün de, yarın da yanyana olmalı, inanç ve kültür ortaklığımızın bilincinde olmalıyız.
Kuvvetim bu dünyayı değiştirmeye yetmiyor, birlik olmalıyız, biz bilincine sahip olmalı hep bir ağızdan aynı sesi çıkarıp bu güzel ülke için devrim yapmalıyız.