Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Raşomon anlatım tekniğine yakın bulduğum, anlatıcının perspektifyle şekillenen hikaye geleneğinin nadide örneklerinin temsil eden bu iki versiyon da az çok ezberimdedir. Az çok diyorum, çünkü eser sanat tarihi açısından en büyük önemi Gaudi’nin bitmeyen kilisesi Sagrada Familia misali her yıl ucuna yeni taşlar örülmesi, bu nedenle her dile gelişinde biraz daha değişmesidir. Anlatıcıların mübalağa, mütalaa, bilinç akışı ve çamur atma gibi kadim anlatım teknikleriyle zenginleştirerek, gerçek bir sanat eserine yaraşır şekilde ustaca yeniden yorumladığı hikaye, zamanın, ihtiyarların ve destek vermesi gereken aktüel bağlıların da etkisiyle, işte bu bizim hikayemizdir neticede. Olsa olsa, gençlik sarhoşluğuyla birbirine aşık olduğunu sanıp evlenen, sonra da azıcık bile benzeşmediklerini fark eden, fakat bu tahsil sürecine iki çocuk sıkıştırmayı becerdikleri için evliliklerini bitirmemenin bahanesi olarak her fırsatta onları ileri süren iki basiretsizin, emsallerine sık rastlanabilecek sıradan hikayesidir.
Sayfa 12 - Hep Kitap
"... içinden çıkılamayan bu sonsuz seçenek ve şans gibi gözüken tercihler silsilesinin, bu bitmeyen daha iyisi sirkülasyonunun, bu takılmanın çok yaygın olduğu, birbirini görmenin, fırlatmanın, ciddi almamanın kolay, tutunmanın zor olduğu zamanlarda yaşamanın bir şans değil bir lanet olduğunu fark ettim. Bu yüzyılın lanetliydi tüm bunlar, çağdaş ve modern bir lanetin içindeydim."
Sayfa 52
Reklam
*~●。。。Hikayemiz tek bir hikaye. Bütün romanlar, bütün şiirler, içimizdeki hiç bitmeyen iyi-kötü çekişmesi temeli üzerine kuruludur. Ayrıca bana öyle geliyor ki, kötülük hiç durmadan yeniden canlanıyor, oysa iyilik, erdem ölümsüzdür. Kötülüğün hep yeni, taptaze bir çehresi vardır, oysa erdem dünyada hiçbir şeyin olamayacağı kadar köklü ve saygındır.
Sayfa 445 - İletişim Yayınları Çeviren Roza HakmenKitabı okudu
Hikayemiz tek bir hikaye. Bütün romanlar, bütün şiirler, içimizdeki hiç bitmeyen iyi-kötü çekişmesi temeli üzerine kuruludur.
Sayfa 445 - İLETİŞİM YAYINLARI-3. BASKI-2024-İSTANBULKitabı okudu
Vee son söz...
Biz neysek ve neyi arıyorsak o'yuz ve Cenab-ı Hak onu çıkartır karşımıza. Niyetlerimiz, düşüncelerimiz bizden ayrı değildir ki! Hz. Mevlana'nın dediği gibi, küpün içinde ne varsa dışına da o sızar. İçimizdeki iyilik ya da kötülük bize yoldaşlık eder, yolumuz nereye giderse bizimle gelir. Güzeli içinde taşıyıp güzele talip olanlar eninde sonunda ona ulaşırlar. Tıpkı gül misali; dikeni görüp de güle burun kıvıranlar değil, gülün hatırına dikeni görmezden gelenler gül kokusunu alır, güllere yoldaş olurlar...
Sayfa 96
Zordur ruhun kıvrımlarında, nefsin dehlizlerinde gizlenen 'ben'i görmek, tanımak. Bezen bir ömür sürer kendimizi arayış serüvenimiz...
Sayfa 95
Reklam
Hz. Mevlana insanın kendini arayışını ne güzel ifade etmiş, “Neyi arıyorsan o'sun!" demiş. En çok uzağında olduğumuz kendimiz değil miyiz? Ne zordur insanın kendini tanıması, kendini bilmesi. Çıktığımız uzun ve ince hayat yolunda rastladığımız her insan, karşılaştığımız her sıkıntı bize bizi anlatan bir işarettir esasında. Hayat yolculuğu bir bakıma insanın kendini bulma, kendini tanıma serüveni değil midir?
Sayfa 95
Neyi arıyorsan O'sun!
"Can konağını aramadaysan cansın, Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin..."
Sayfa 95
"Kötülük sâridir, çabucak sirayet eder ve kuvvetlice kök salar her bir zerremize."
Sayfa 93
Gün bugündür
"Gençliği, tavanı adamakıllı yüksek, dört duvarı sapasağlam mamur bir eve benzetir Hz. Mevlana. Yemyeşil, terütaze meyvelerini hiç esirgemeden veren bir bahçe gibidir gençlik. Toprak çoraklaşmadan, meyvesini yetiştirirse ne mutlu o kişiye! Zira toprak çoraklaşınca onda nebat yetişmez bir daha. İhtiyarlık günleri gelip çatmadan, boyun liften yapılmış iple bağlanmadan, yüz buruşup kertenkele sırtına dönmeden, kışlar eğer kuskunu gibi aşağı düşmeden, gözün feri sönmeden, dişler kesmez olup tat alamaz hâle gelmeden kıymetini bilmek gerekir gençliğin..."
Sayfa 91
Reklam
"Kavak yelleri misali uçup giden gençlik zamanları... Kıymeti ancak usulca yitip gittiğinde anlaşılır ki artık iş işten geçmiştir. İnsanoğlunun gücü kuvveti, aklı kavrayışı yerindedir amma bu sermayeyi nasıl da har vurup harman savurur! Hiç bitmeyecek baharlar gibi her dem bu tozpembe dünyasında yaşayıp gidecek sanır. Hazanlar hatıra bile getirilmez, kışlar hesap edilmez, gecelerin karanlığı unutulur hep. Deli gibi akan gençlik kanı, kendi hayalhanesinde kumdan bir dünya inşa eder. Bu heyula içerisinde bir de bakar; gençlik artık mazide kalan hoş bir hatıra gibi asılı kalmıştır kahverengi çerçevede..."
Sayfa 91
Kemal Sayar'ın pek güzel ifadesiyle: "Ötekinin tahrip edilmesi için sıkılan her kurşun aslında kendisini vuruyor, başkasını yok etmek için harcanan her çaba aslında kendi iç ışığını söndürüyor."
Sayfa 88
"Şeytan insanı fakirlik ile korkutur ve mal toplaması için bir ömür çalıştırır. Sonra insan o malı yiyemeden bu dünyadan ayrılır gider..."
Sayfa 87
Yunus ne güzel ifade eder: Mal sahibi, mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan!..
Sayfa 87
"İnsanın içinde iyi ve kötû hep mücadele halindedir. Cüneyd-i Bağdadi bu durumu barışı olmayan savaş, şeklinde tarif etmiştir. Bir ömür, gönlümüzü arındırıp onu güzellikleri yansıtan bir aynaya dönüştürmek gayreti içinde geçer. Dünyanın aldatıcı güzelliklerine kendilerini kaptıranların, nefislerinin arzularına yenilenlerin gözü asla doymaz. Hep bir telaş ve endişe içerisinde bu dünyada tüketeceğinden fazlasının peşinde ömrünü heba eder."
Sayfa 87
808 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.