Bir gece yarısı gözlerim gözlerini arar, ellerim o tutamadığım ellerini, hep üşüyen ellerimi ısıtmanı beklerim, hep acıyan canıma çiçekler açtırmanı, sevmeni beklerim, seni beklerim sevdiğim. Gelir miydin? Sevdiğimi bile bile gider miydin yoksa yok mu olurduk hiç yaşanmamış gibi mi yapardık? Nasıl oluyordu bu sevmek işi, bekleyerek mi, giderek mi yoksa birlikte öğrenerek mi? Sen gittin, şimdi ne denir buna? Bilmiyorum işte ne denir, ne yapılır, kime gidilir bilmiyorum, acır mı çok canım bi' sızı olarak kalmayı mı tercih ederdin yoksa bir gül bahçesi olarak mı, sen ikisini de tercih etmezsin ki sevdiğim ne kadar dışarıdan umursamaz gibi görünsen de sızı olarak kalmayı asla tercih etmezsin ki. Sizi, tanıyor muyum bayım? Kalbinizin ısısı tanıdık geldi. Daha önce buralar da bulunmuş ama bir çığ zamanı dalından koparılmış gibi hissediyorum. Hissettiklerimin anlamı var mı bayım?