“İyilik isteğiyle” baş edebileceğini asla tartışmıyorum; ancak insanın dayanamayacağı bazı olaylar ve koşullar vardır: “Bu gibi ayrıntılar kendiliğinden ortaya çıkar” ve kişiyi alır götürür. Baylar, burada bu “duygululuk” üzerine söylediklerim hiç de boş şeyler değil; basit gibi görünmesine karşın, son derece önemli bir konudur, hatta herkesin
2. BÖLÜM Bilgisayarlar Düşünebilir mi?
Giriş Bu soru, kimilerine çok ilginç gelebilir; bilim-kurgu yapıtlarıyla dolup taşmışlar için ise yine o bildik sorudur. Ancak, burada yer alması, bu iki bakışın da bundan daha temel bir soruyu gözden kaçırmalarından kaynaklanıyor: İnsanlar düşünebilir mi? İnsanların düşünebiliyor olduğuna eminizdir. Kendimizden biliriz. İçimizdeki seslerin
Reklam
'Yaşama Başlarken; Bir Su Damlacığının Hikâyesi' İlk yarışımız… Küçük bir su damlacığıyım ben. Kimsenin önemsemediği, haberdar dahi olmadığı. Oysa ne potansiyeller barındırıyorum içimde. Hele bir kazansam şu yarışı işte o zaman herkes görecek benim kim olduğumu. Sabırsızlanıyorum. Sanki on beş milyar yıldır bu anı
Gleason Archer, Mesih'in neden insan ve Tanrı doğasına sahip olduğunu şöyle açıklar: "Bu, "İnsanoğlu" kelimesinin ne anlama geldiği sorusunu ortaya atar. Mesih neden tanrısal Yüce Kral olarak değil de, yüce bir insan olarak temsil edilmiştir? Bunun cevabı, insanın kurtuluşunun vazgeçilmez parçası olan Mesih'in doğuşunda
Sayfa 66 - Zirve YayıncılıkKitabı okudu
Mehmet Gülirmak
- Mehmed Gülirmak “Mu­ham­med Adam Ol­maz To­kat­lan­ma­yın­ca…” “Üs­tad’la kır­la­ra çı­kar­dı­nız, bu na­sıl olur­du?” “Bu­nun bel­li bir za­ma­nı ol­maz­dı. Bir gün Üs­tad, ‘Yav­rum Mu­ham­med, Ha­fız Ah­met Efen­di’ye se­lâm söy­le, atı­nı al gel.’ de­di. Atı ge­tir­dim, An­dık De­re­si’ne git­tik. Hüs­rev ön­den gi­di­yor, ben Üs­tad’ın
Nesil Yayınları 1.baskı
I. Murat Kosova Meydanına çıkmadan önce,
Sultan seccadesinin başında. Öylesine kendinden geçmiş, öylesine içten dua ediyor ki bizim varlığımızı hissetmiyor. Ellerini açmış, yana yakıla dua ediyor. "Rabbim!" diyor ısrarla "Rabbim!" deyip kıvrılıyor seccadesinde ve iplik iplik akan gözyaşları çenesinden süzülüyor. Padişahlığın sökmediği o yüce makamdan isteyeceğini istiyor; - Allah'ım Mevla'm. Defalarca duamı kabul ettin. Beni düşman karşısında başarılı eyledin. N'olur? Yine duamı kabul ediver. Bir yağmur verip bu toz bulutunu üzerimizden kaldır ki, senin güzel adın için kafirle savaş edelim. Ya Rab! Beni Müslümanlara kurban eyle, tek islam or- dusunu perişan eyleme. İslam ordusuna zaferler nasip et. Ben canımı veririm. Tek sen kabul eyle! Donup kalıyoruz padişahın duası karşısında. Israrla şehitliği istiyen sesi kulaklarımızdan bir türlü gitmiyor. Yapma be Sultanım! Sadece zafer için dua et. Şehitlik istersen bu milleti bırakıp da gitmen gerekir, onlar seni çok seviyorlar. Hatta sana Hüdavendigar adını da verenler onlar değil mi? Halkın seni babası gibi sevdiğinden sana Hüdavendigâr deyivermedi mi? Yapma! Bu milleti bırakma. Biz buruk bir kalple kendinden geçmiş dua eden Sultan'ı seyrederken sabahın diriltici nefesi ortalığı aydınlatmaya başladı. O toz bulutu silinip gitti, gönüllere ferahlık yapan çisil çisil bir yağmur geldi. Öyle zannettik ki Kosova Ovası'na yağan yağmur taneleri gece boyunca Sultan'ın ettiği dualara amin demekte. Otuzbin Osmanlı askerine karşı altmışbin Haçlı karşı karşıya gelmiş Kosova Ovası'nda.
Sayfa 134 - Uğurböceği YayınlarıKitabı okudu
Reklam
47 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.