Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir sınıf diktatörlüğü rejiminde, kendi isteklerini şiddet yoluyla dayatan bir sınıf iktidarı rejiminde yaşamakta olduğumuz son derece açık; bu yüzden de bizim demokrasiyle uzaktan yakından alakamız yok.
Michel Foucault
Michel Foucault
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Reklam
Bir baskı aracı ve ideolojik aygıt olarak devlet – 2 Özgürlüğü elde edemezsiniz özgürlük olabilirsiniz ancak Nietzshche, devlet kavramı hakkında “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı kitabında şunları söyler: ”Devlet diyorum, herkesin, iyilerin ve kötülerin zehir içtiği o yer. Devlet… İyilerin ve kötülerin, herkesin kendini kaybettiği
Ne
Ne 3391 km bizim aramızda bir sınıf vardı ama yine de kavuşamadık.
YENİ YETME KUR'ÂN MÜSLÜMANLARI!
İmam-ı Buhari hz. gece uykudan uyanır, lambasını yakar, hatırına gelen faydalı bir şeyi yazardı. Hatta bir gecede yaklaşık yirmi defa kalktığı olurdu. İlahiyat 1. Sınıf öğrencisi Mert, sabah namazına kalkmadığı halde hadis tenkiti yapıyor. 66 yaşında hapis cezası olarak kuyuya atılan ve 15 senelik bu zamanda ezberden öğrencilerine 30 ciltlik El
Dün önüme kısa bir video düştü. Kim olduğunu bilmediğim ama kisvesi ile hoca intibaı veren bir şahıs Vâkıa Sûresinin faziletinden söz ediyor ve kelimesi kelimesine şöyle diyordu: “Vâkıa Sûresini her gün okuyacaksın, para seni bulacak. Senin çalışmana da gerek yok. Şimdi bunu söylediğim için yazacaklar. Evet Vâkıa Sûresini oku, çalışmana gerek
Reklam
Bir öğrencinin yükleri :)
Lütfen sonuna kadar okuyun, kısa zaten. Bugün bir konuya değinmek istiyorum. Türkiye'deki eğitim sistemi hakkında. Öğrencinin devamsızlık hakkı 5 (bazı yerlerde 10 gün diyor ama yine de az bence) günü geçince belge alınmıyor. Yıl içindeki hastalanma sayısını göz önünde bulundurursak 5 gün az değil mi sizce de? Liselerde 9-10.
Şu sıralar biraz yoğunum giremiyorum hiç. Özlemişim ha. Şimdi bi şey anlatacağım Bizim bir grup var bir yazarın kitaplarını beraber okuyup sonra oturup sohbet ediyoruz. Ben de bu gruptan kendi sınıf seviyemde olan altı kişiye dedim gelin beraber sipariş edelim bende kod bar 2 sinde yokmuş sadece. Öyle anlaştık ben üç kitap sipariş vereceğim ama limit tutmadı kod için 4. katılmadığı için. Ben de sordum alacağınız var mı daha diye biri dedi ki benim var . Kitap ne Yere Yakın Yıldızlara uzak. Bakın kitaba lafım yok. Belki okusam severim bile ama prensip olarak diyeyim(diyeceği olan kendini yorumlarda rezil etmeden söyleyebilir)okumuyorum hediye bile olsa para dahi vermem yani. Arkadaşa da söyleyince bi baktım tabi. Emin misin dedim. Gayet emin. Neyse dedim parasını sen vereceğin için içime sinmeden de olsa alıyorum dedim normalde olsa para vermem dedim. bir arkadaşım falan bir şeyler dedi o ara. Birkaç gün sonra çıkıştan sonra ben okuldayım aramış dedi kargoyu aldın mı gelmiş de benim arkadaşıma bugün şey etmem gerekiyor gibi bir şeyler dedi. Ben de dedim ben iki iki buçuk saate anca gelirim sen al istersen güvenlikten kız o gün almış bana ertesi gün akşam getirdi sonraki gün öğle arası bir etkinlik için aynı yerdeydik bir baktım kızın elinde bu kitap. Kendi okuyor. Şokla baktım kendisiyle alakalı düşüncelerimin bazılarını yıkmıştı oysaki (önyargı değil gözlemlerim daha çok)
Ülkede sınıf yok değil, bizim aydınlarımız sırtını vermesini bilmez sınıfa… Dramı da bu..Toplumu sınıflar değiştirir, kişiler değilki… Tek başlarına uğraşır dururlar zavallıcıklar. Düşman kurnaz. Okul kitaplarını bile hep, tek başına aydının yiğitliklerine övgü ile doldurmuştur. Namık Kemal, Tevfik Fikret.. Nazım!ı da böyle bir övgüyle budayıp kitaplara sokarlarsa şaşmayın!
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek Başına
Vedat Türkali
Vedat Türkali
Sadako Sasaki, 25 Ekim 1955’te öldü. Sınıf arkadaşları, üç yüz elli altı tane daha yaparak turnaları bine tamamladılar ve onları Sadako ile birlikte gömdüler. Böylelikle arkadaşlarının isteği, bir şekilde yerine gelmiş oldu. Sadako insanların kalbinde çok daha uzun süre yaşayacak. Cenaze töreninden sonra bambu sınıfı Sadako’nun mektuplarını kitap haline getirip bastırdı ve kitaba Kokeşi adını koydu. Kokeşi, Sadako hastanedeyken arkadaşlarının ona getirdikleri bebeğin adıydı. Kitap Japonya’nın dört bir yanına gönderildi ve çok geçmeden herkes Sadako ile kuşlarının öyküsünü öğrenmiş oldu. Arkadaşları Sadako’nun ve atom bombasının yol açtığı hastalıklar yüzünden ölen bütün çocukların anısına bir anıt yapılmasını hayal etmeye başladılar. Ülkenin her yerinden gençler bu proje için para topladılar. Sonunda hayalleri gerçek oldu ve anıt, 1958’de Hiroşima’daki Barış Parkı’nda yapılan törenle açıldı. Anıtta Sadako, cennetteki granit dağın tepesinde duruyordu ve uzattığı elleriyle altın sarısı turnasını tutuyordu. Onun anısına “A Folded Crane Club-Kâğıttan Turna Kulübü” de kuruldu. Kulübün üyeleri, Barış Günü olan 6 Ağustos’ta Sadako’nun anıtının altına hâlâ kâğıttan bin tane turna kuşu koyuyorlar. Aynı zamanda bir istekte de bulunuyorlar. İstekleri anıtın üzerine şöyle yazılıyor: Bu bizim yalvarışımız Bu bizim duamız Dünyada barış istiyoruz.
1.079 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.