İyi şeyler hissettiğimizde tutumumuz da olumlu olur; kötü hisler söz konusu olduğundaysa tutumumuzun yelkenleri de suya iner. Şimdi, bu kurala uyma fikri kulağa hoş geliyor olabilir ve kestirme yollar söz konusu olduğunda gerçekten de öyledir -yani çoğu zaman. Yeni bir koltuk almak istediğinizi ve mobilyacıya gidip çeşitlere bakındığınızı düşünün. "Bunun hakkında neler hissediyorum?" kestirme yolunu kullanırsanız hissettiklerinizi ve duygularınızı hızlı bir şekilde gözden geçirebilirsiniz. Bir koltuğa oturduğunuzda kendinizi çok iyi hissettiğinizde de büyük olasılıkla o koltuğu satın alırsınız.
Tek sorun bazen bu hislerin nereden geldiğini bilemememizdir. Kendinizi çok iyi hissetmenize yol açan gerçekten koltuk mudur, yoksa tamamen alakasız bir şey mi? Belki daha en baştan iyi bir ruh halindeydiniz, belki de mobilyacıya giderken radyoda çok sevdiğiniz bir şarkı çalmıştı. "Bunun hakkında neler hissediyorum?" kestirme yolu ile ilgili sorun, ruh halimizin nedenini bazen yanlış anlamamız, bir kaynaktan (sevdiğimiz şarkı) gelen duygularımızı yanlışlıkla başka bir kaynaktan (koltuk) gelen duygulara atfetmemizdir (yanlış yükleme için bkz. 5. Bölüm, Claypool, Hall, Mackie, & Garcia-Marques, 2008). Böyle olduğunda kötü kararlar verebiliriz. Yeni koltuk eve geldiğinde artık kendinizi o kadar da iyi hissetmenize yol açmadığını fark edebilirsiniz. Bu da reklamcıların ve satıcıların ürünlerini sunarken (örneğin, güzel bir müzik ya da hoş bir görüntü eşliğinde) iyi duygular yaratmaya ve böylece insanların bu duygulardan en azından bazılarını pazarlanan mala yüklemesini sağlamaya çalışmasını gayet iyi açıklıyor.