Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Blimunda

Blimunda
@blimunda
öldürdün beni, lazarus!
peygamber çiçeğinin uzun sapını şefkatle vazoya yerleştirdim. ophelia'nın varlığının biricik kanıtıydı bu çiçek. ona bakmak için oturdum. burada kalacaktım, öleceği o korkunç ana kadar çiçeğin bana eşlik etmediği bir saniye bile geçirmek istemiyordum. ophelia'nın çiçeği ophelia'nın ömrünü uzatıyordu. onu izledim; tazeydi, güzeldi, maviydi, o gece de, ertesi gece de. aylardır ona bakıyorum. çiçek solmuyor.
Reklam
"Akşam saat on birde çıkacağım ve geri dönmeyeceğim. Sabaha doğru saat iki - üç arası Litemiy köprüsünden sesim duyulacak. Olup bitenlerden hiç kimse sorumlu tutulmasın."
Sayfa 5
beş dakika sonra küle basılmış sülük gibiydi. bütün aldıklarını hatta fazlasıyla vermişti. fazlasıyla, çünkü istikbal için beslenen ümidi dahi oracığa bırakmıştı.
Sayfa 66

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Conservatoire'ın Lavoisier salonu bir itiraftır, şifreli bir iletidir; tüm konservatuarın bir özeti, çağdaş usun güçlü düşüncesinin kendini beğenmişliğinin alaya alınması, başka gizemlerin fısıltısıdır. Jacopo Belbo haklıydı: yanılan Us'tu.
Sayfa 39
lavoisier'in aynaları
bir aynanın yüzeyini bükmenin, insanı kuruntulara salmaya yeterli olduğunu doğrulamak için aydınlanma'ya, devrim'e değer miydi?
Sayfa 37
Reklam
Çünkü sonunda kesin olarak ayağa kalkıp iskemleden beremi aldığım vakit, onların yalnız kalmaktan korktuklarını sezdim. Kitaplardan, sigaralardan, çaydan korkuyorlardı; akşamdan korkuyorlardı; evliliğin bezginliğinden ürktükleri için, yüklendikleri sonsuz iç sıkıntısından korkuyorlardı.
Sayfa 20
o kahredici çark.
Bir okul çantasını sırtlanmasıyla başlayıp, herhangi bir yerde, bir büro iskemlesinde sona eren o kahredici çarka koşulmuş çocuklarımı görüyordum sadece. Annem, sabahları, sırtımda okul çantası, evden çıkışlarımı görmüştü. Karım Kaete de, sabahları sırtlarında okul çantaları, çocuklarımızın evden çıktıklarını görüyor.
Ama ölümü öylesine kabullenmişti ki hayatta olsa bile teslimiyetten ölecekti.
üç teslimiyet.
Uzun lafın kısası oğlunuz, 'yaşarken ölüm'den mustarip. Sahici ve somut bir ölüm bu.
Aşk konusundaki ketumluğu, aşkı uzatıyordu.
Sayfa 199
Reklam
Eugenia beni hayata uyandırdı, gerçek hayata! Kimi istiyorsa onun olsun; kendisine sonsuz minnet borçluyum ben.
augusto perez.
zorlu bir arzuya kapılıyor;kalkmak, bu salonda gezinmek, ellerini havada sallamak, sıçramak, bağırmak, çeşitli sirk hünerleri göstermek ve var olduğunu unutmak istiyordu.
Geçip gidiyor günler, yalnız aşk kalıyor. Orada içerde, nesnelerin derinlerinde bu dünyanın ırmağı ve onun paraleli olan akıntı birbiriyle karşılaşıyor, birbirine temas ediyor, ve bu raslaşmadan, kaynaşmadan, bütün ıstırapların en acıklısı ve en tatlısı fışkırıyor: hayatın elemi.
Bu aşk sayesinde ruhum, bana ta derinlere kadar acı veriyor, Orpheus! Ruh aşktan, etleşmiş ıstıraptan başka nedir ki?
404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.