Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Blimunda

Blimunda
@blimunda
öldürdün beni, lazarus!
Ebediyet, o korkunç ebediyet bize böyle ayan olur, Orpheus! Insan yalnız kalır da gözlerini gelecek zamana kaparsa, rüyasında edebiyetin korkunç uçurumu açılır önüne. Ebediyet gelecek zaman değildir. Öldüğümüzde ölüm, yolumuzun yönünü değiştirir ve biz geçmiş zamana, evvelce var olana dönmeye başlarız. Ve biz böylece kaderimizin yumağını çöze çöze, yaradılışımızın binlerce senelik yolunu geri dönerek, ve gerçekte asla var olmadığı için ulaşamayacağımız hiçliğe doğru yürüyerek, gider gider gideriz.
Reklam
ah eugenia, eugenia! benim şiddetli ve bilinmeyen sıkıntımın çiçeği; rüyalarımda yanımda ol, içinde rüya gör, benimle rüya gör!
bir insan, aradığı bir şeyle karşılaşırsa bu, o şeyin bu arayışı hissederek o insana doğru ilerlemesi, gelmesi değil midir? amerika, kolumbus'u aramış olamaz mı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
tesadüf! bu dünyanın en derin ritmi ve şiirin ruhudur tesadüf. ey benim tatlı tesadüf yaratığım! şu benim sessiz, mütevâzi, sıradan yaşayışım bile, gündelik hayatın ufak tefek binbir şeyiyle örülmüş bir pindaros şiiridir.
Sayfa 32
Çok gezen, vardığı yeri aramış olan değil, ayrıldığı yerden kaçandır daha çok.
Reklam
Bu şekilde bütün mesafeleri yok etmekle ne geçer elimize? Bu durmadan yol alma tutkusu topophobi'den doğuyor, philotopi'den değil! topophobi:yer, mesafe korkusu philotopi:yer, mesafe sevgisi
Sayfa 27
Düş uzadı. Düşünde geceyi görüyordu. Gece. Sivrisinekler, vızıltı, sıcak.
Sayfa 208
Zalha
"Kızım çekil şuradan, ayak dolaşıklığı etme!" Çekildik bakalım, dünya size kalsın!
Sayfa 197
Zalha
Kız geleceğine keşke bir kalıp sabun gelseydi. Elde, çamaşırda eriyip gider, dünyaya rezil olmazdı.
Sayfa 150
Uyumsuz şu noktada aydınlatıyor beni: yarın yoktur. Bundan böyle derin özgürlüğümün akılsal dayanağı bu işte.
Reklam
Belki de, şöyle ölçüsüz bir sözle aydınlatabilirim bu kavramı; uyumsuz, Tanrı'sız günahtır.
Ve, kurbanlardan sonra, tekrar geriye neden dönmeli defne dalları yüklenmiş.
Sayfa 56 - Cem
İnsanın tek bilgeliği: yalnızlık. Öyleyse neden koşmalı geceleyin, elde meşaleler, taşlara tökezleyerek, hem anlamını böyle amaçsız simgelemelerin - tahtadan başında bir çocuk olan gizemli tören alayının, kulübe ateşe verildikten sonra kapıya saplanan okun, milletin Tempeler'e doğru kaçmasının bir kez olsun başlarını çevirmeden.
Sayfa 56 - Cem
«Bir kırlangıç, işte bir kırlangıç, bir kırlangıç» diye bağırdı herkes tek ses halinde, en zıtlar bile bağırdı: «Bir kırlangıç» diye. Ve birden hepsi sustu, kendilerini yapayalnız ve ötekilerden kopmuş hissederek, özgürmüş gibi, süreyle birleşmiş gibi, herkesin olan bir yalnızlıkta. Ve o zaman anladılar ki yalnızlıklarıdır biricik özgürlükleri, ama o da (gözle görülmese de) korunmasızdır, yaralanabilir, binlerce tuzak ortasında, yapayalnız.
Sayfa 48 - Cem
Oysa biz, biz ölümlü çocukları, öğretmensiz, sırf kendi istemimizle, inatla, seçerek ve dertler çekerek olduk ne olduysak. Hiç de aşağı hissetmiyoruz kendimizi, gözlerimizi yere indirmiyoruz. Biricik belgemiz: üç sözcük: Makronisos, Yaros ve Leros. Ve bir gün eğer beceriksiz gibi gelirse size dizelerimiz, bir şunu hatırlayın: gardiyanların burunları dibinde yazıldılar, ve böğrümüzde süngü uçları. Ama özür aramak da gereksiz: - çırılçıplak alın onları, oldukları gibi, - kuru Thoukydides size çok daha fazla söyleyecektir ustalıklı Ksenophon'dan.
Sayfa 45 - Cem
404 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.