Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yaşar Kemal
O, Neşet Ertaş için "bozkırın tezenesi" demişti; biz de onun için söyleyelim aynı sözü: Türkçenin tezenesi...
Sayfa 69 - Kırmızıkedi Yayınları
Ancak içlerinde biri vardır ki, gerek hayatıyla gerek söyleyiş biçimiyle diğerlerinden ayrı bir yerde durur. Ona kimisi "Bozkırın Tezenesi" der, kimisi "Garip" der. O da bütün bu lakapları bir nişan gibi göğsüne takıp öyle türkü söyler.
Reklam
Neşet Ertaş
"Türkü biziz, biz türküyüz. Öyleyse devam edelim; türkülerle biz olmaya, türkülerde kendimizi bulmaya. Sıradaki sanatçımız, hepimizin çok iyi bildiği ve çok sevdiği bir isim. Hem bir ozan hem bir aşık. Severiz, onunla anarız yarimizi. Dertlenince onda ararız çaremizi. Neşeliysek yine o söyler, artırır keyfimizi. Biliriz hepsi vardır onda, kendimizi buluruz Neşet Ertaş'ta. Yaşar Kemal'in yakıştırması ve herkesin yürekten kabulüyle, nam-ı diğer Bozkırın Tezenesi. Evet, sayın dinleyiciler! Yozgat'tan Ömer Ali Bey'in yapmış olduğu isteği sizlere sunuyoruz. Neşet Ertaş, Neredesin Sen?" Neşet Ertaş, sazının tellerine vurmaya başlayınca gözlerimi kapattım ve ruhuma işleyen o güzel sesiyle söylediği sözleri neredeyse nefes almadan dinledim. Sesi, gönlünün tellerinden geliyor sanki. Sanırım bu yüzden her dinleyeni etkiliyor.
Sayfa 106 - Ayyıldız KitapKitabı okudu
Yazımı kışa çevirdin Karlar yağdı başa Leylam Viran oldu evim yurdum Ne söylesem boşa leylam Her an gözümde perdesin Nere baksam sen ordasın Mevlam ayrılık vermesin Gökte uçan kuşa leylam ( Bozkırın Tezenesi )
Bozkırın tezenesi
Unutmanın sanatsal yaratıcılıktaki yerini bana en yalın, en çarpıcı biçimde öğreten bir bozkır alfabesiydi. "Ben, türküyü kasete, plağa okurum, sonra unuturum. Gittiğim yerlerde benden hangi türkümü isterlerse onu söylerim. Her söylediğimde de yeniden öğrenirim" demişti bir soru üstüne. Sözünün bütün anlamlarım hayatıyla biliyordu ve ne kadar biliyorsa o kadar büyük bir tevazuuyla söylüyordu. .... Bu büyük, ince, derin güzelliğin önünde saygıyla eğilerek, saz çalmaya heves eden gençlere söylediği bir sözle susalım: Yüreğinde yâr aşkı olmayan bu sazı çalarsa tıngırdatır. Önce yârin aşkını yüreğine koysunlar. Yârin aşkı onlara nasıl çalacaklarını tarif eder.
Yaşar Kemal soğumaz, sönmez.
Yoksul insanların, mazlum insanların, gölgesiz insanların; gündelik hayat içerisinde ancak bir can sıkıntısı olarak hayatımıza değen insanların yenik hayatlarından nasıl bir destan çıkabileceğini dünyaya öğreten bir söz tanrısıyla, bir yazı büyücüsüyle, hayatımızın kocaman bir yankısıyla karşı karşıyayız. Ağzımızdan çıkan her söz birden mucizeye dönüyor. Bu mucize taşlara kanat takıyor, sesimize boncuklar diziyor, göklerin kanatlarını kalbimize çözüyor. O, Neşet Ertaş için "bozkırın tezenesi" demişti, biz de O' nun için söyleyelim aynı sözü: Türkçenin tezenesi, coğrafyanın meydan sazı, mazlumun avazı.
Reklam
[ Bozkırın Tezenesi... ]
"Allah vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi... Dinleyenler ona hayran kalırlardı... Güzel bir türkünün doğması, yankı yankı yayılması için onun sazının tellerine dokunması yeterdi..."
Sayfa 292 - Ötüken Yayınları Mart 2021Kitabı okudu
Yaşar Kemal
“Yaşar Kemal soğumaz, sönmez.* Yoksul insanların, mazlum insanların, gölgesiz insanların; gündelik hayat içerisinde ancak bir can sıkıntısı olarak hayatımıza değen insanların yenik hayatlarından nasıl bir destan çıkabileceğini dünyaya öğreten bir söz tanrısıyla, bir yazı büyücüsüyle, hayatımızın kocaman bir yankısıyla karşı karşıyayız.Ağzımızdan çıkan her söz birden mucizeye dönüşüyor.Bu mucize taşlara kanat takıyor, sesimize boncuklar dikiyor, göklerin kanatlarını kalbimize çözüyor. O, Neşet Ertaş için "bozkırın tezenesi" demişti, biz de O' nun için söyleyelim aynı sözü: Türkçenin tezenesi, coğrafyanın meydan sazı, mazlumun avazı.
Yaşar Kemal
O, Neşet Ertaş için “bozkırın tezenesi" demişti, biz de O'nun için söyleyelim aynı sözü: Türkçenin tezenesi, coğrafyanın meydan sazı, mazlumun avazı.
Sayfa 69 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Usanmıştı dünyanın bitmeyen çilesinden. Alnındaki kırışıkların arasına kaç dert sığdırmıştı? Gönlündeki çizikleri kaç kez bakışlarında, gözlerinin perdesinde saklamıştı, kaç kez? Ömrünün zaman kuşları havada uçuşuyordu. Leke leke, top top uçuştular. Kuşlar, pâre pâre gökten iniyor; boz toprağa pul pul döküyorlardı. Kıraç toprağa değen kanatlar birden ıslak yaşlar olup tekrar göğe doğru kanatlanıyorlardı. Canı dertlerle doluydu, hafiflemek ne mümkün. Kavruk eylül sıcağının altında boz renge bürünmüş kayalara, kıraç topraklara bakıyordu. Ne de olsa "Bozkırın Tezenesi"ydi. İçinde bir yanık türkü, nağme nağme dolaşıyordu ama dudağından fısıltı şeklinde bile olsa ses seda çıkmıyordu. Binlerce bakışın, dakikalarca alkışın susturamadığı bir acımtırak sızı vardı içinde. Artık kalabalıkların hayranlığını da talep etmeyen bir iç hali vardı. İçli bir hal... “Derde düştüm dermanını aradım, derdimin dermanı yar imiş meğer yarı ararken yardan ırak kaldım, yardan ayrı kalmak zor imiş meğer...” diyordu içinden içine."
Sayfa 55 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
"Üstünde çiçek olsun olmasın, eğil bozkır toprağını kokla, mis gibi kokar. Bir avuç toprak al, koynuna koy, günlerce acı, keskin, baş döndürücü bozkır çiçekleri kokarsın. İyicene, çıkmamacasına toprağa sinmiştir koku. Bozkır kokusu Neşet Ertaş'ın ruhuna o kadar ince işlenmiş olsa gerek ki Yaşar Kemal ona şu adı verecekti: Bozkırın Tezenesi."
Sayfa 53 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.