Bozkurt Ordusu
Kurtlar avlanmadan önce neden olurlar bilir misiniz?Geldiklerini haber verirler! Avının orada olduğunu çok önceden bildikleri halde yaparlar bunu!Cünkü Kurtlar, arkadan vurmazlar!Biz arkadan vurmayız!Geldiğimizi haykırarak haber verir,öyle parçalarız!Calın savaş borularını!Var gücünüzle çalın
Sayfa 390
Çerkes Ethem, bağımsız bir hükümdarmış gibi davranıyordu. Bir bozgunculuk dalgası her tarafa yayılmıştı. Daha o gün Ankaralı hanımlardan oluşan bir heyet mektebe, onu görmeye gelmişti. “Erkeklerimiz öldürüldü” demişlerdi. “İngilizler İstanbul’da diye neden bu kez Ankara’da şehit edilelim. Bırakın İstanbul kendi başının çaresine bak­sın. Bu savaş, ümitsiz bir savaş. Bizim savaşa değil, barışa ihtiyacımız var.” Bir koltuğa gömülmüş olan Mustafa Kemal, kurşuni paltosunu omuzları­na sarmış, astragan kalpağını alnına eğmiş, çenesi göğsünde, yüzü kül ren­ginde ve çizgili, bakışları ifadesiz, sessiz ve hareketsiz oturuyordu. O, ordu­su olmayan bir kumandandı: Para, güç ya da iktidar araçlarından herhangi birine sahip olmayan bir geçici hükümetin başkanıydı. Oysa, Türkiye’yi ya­bancılardan kurtarıp bağımsız ve büyük bir ülke yapmak için ne güzel plan­lar yapmıştı. Ama ülke şimdi iç savaşla parçalanmıştı ve hâlâ yabancıların pençesindeydi. Uğruna mücadele ettiği her şey, bütün o güzel planları küle dönüşmüştü. Kendisi de, idama mahkûm edilmiş ve başına ödül konmuş bir asiden başka bir şey değildi.
Reklam
General Harington Grey Wolf (Bozkurt) Kitabı Hakkında Görüşleri
Bay Lloyd George'un Çanak'ta Türklere saldırmamam ve ülkemizi savaşa sürüklemememle ilgili Truth about the Peace Treaties [Barış Antlaşmalarıyla İlgili Hakikat] kitabının II. cildinde yer verdiği yorumları ilgi çekici. Ayrıca, savlarını desteklemek üzere alıntıladığı, Mustafa Kemal'i ve Türkleri son derece rencide eden Grey Wolf [Bozkurt] kitabının yazarının salahiyeti de dikkate değer. Bay Armstrong'un ne İngiliz Elçiliğinde ne de karargahlarımda resmi bir görevinin olduğunu söylemeliyim. Onu bir kez Binbaşı Harenc'in emrinde Anadolu'ya devriyeye gönderdiğimi hatırlıyorum. Benim görev yaptığım dönemde kesinlikle Ankara'ya gitmedi, hakkında yazdığı Mustafa Kemal ile de tanışmadı. O dönemle ilgili Türk Ordusu'na dair kanaatte bulunacak durumda olmadığından bu konuda yazdığı görüşlerine kıymet vermem.
Sayfa 160
O, ordusu olmayan bir kumandandı: Para, güç ya da iktidar araçlarından herhangi birine sahip olmayan bir geçici hükümet başkanıydı. Oysa, Türkiye'yi yabancılardan kurtarıp bağımsız ve büyük ülke yapmak için ne güzel planlar yapmıştı. Ama ülke şimdi iç savaşla parçalanmıştı ve hâlâ yabancıların pençesindeydi. Uğruna mücadele ettiği her şey, bütün o güzel planları küle dönüşmüştü. Kendisi de, idama mahkum edilmiş ve başına ödül konmuş asiden başka bir şey değildi.
Harzemşahlar
Harzemşahlar Devleti görünüşte Asya'nın en güçlü devleti olmasına karşın, içte çürük bir yapıya dayanıyordu. Yönetimde ve aile içindeki çekişmeler orduda düzen, disiplin bırakmamıştı. Komutanlar ve yöneticiler arasında çekememezlik alıp yürümüştü, imparatorluğu oluşturan çeşitli boylar arasında düşmanlıklar sarmıştı. Mezhep çatışmaları ülkeyi
Mustafa Kemal, başta Türk ordusu olmak üzere stratejik kurumların yabancı kurullarca denetlenmesi, oryante edilmesi hususuna sürekli olarak muhalefet ediyordu. Bunun Türk'ü aşağılamak olduğunu söylüyor ve bir milletin yazgısının onur kırıcı bir biçimde yabancı bir millete bırakılmasından duyduğu endişeyi ifade ediyordu. Çok kısa zaman sonra Osmanlı Devleti'nin en büyük askeri hezimeti Balkan Savaşı yaşanacak, Alman kurmayların idaresindeki Osmanlı ordusunun durumu hiç istemediği halde onu haklı çıkartacaktı. Sadece taktik anlamda değil, kendilerine kurdukları özellikle lojistik sistemi ile Osmanlı ordusu, Almanya'nın zerre kadar umurunda değildi.
Reklam
96 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.