Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burcu

İnsanlıktır bu... Kat kattır, en sağlam, en güzel mücevheri en alttadır, soydukça, bir kat, iki, üç, dört, beş kat, gittikçe aydınlanır insanlık, güzelleşir. Çirkin olan insanlığın en üst kabuğudur. Adam olan hem kendi kabuğunu, hem insanlığın kabuğunu durmadan soymaya çalışır. Soydukça ortalık aydınlanır, soydukça...
Reklam
Mahmut kızar, deli divane olur. Mahmut kuşları yakalayıp kafeslere tıka basa dolduranlara kızmaz, Mahmut, o kuşları kafeslerden kurtarmak, kurtarıp da sevaba girmek istemeyenlere kızar , onları kınar.
"Mutluluk beden için iyidir." diyor Proust, "ama zihnin gücünü arttıran şey kederdir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Proust bize, bilgeliğe varmak için iki yöntem olduğunu söyler :Bir öğretmen sayesinde, acı çekmeden varılan bilgelik ve hayat sayesinde, acı çekerek varılan bilgelik. Ona göre ikinci yöntem çok daha üstün tutulmalıdır.
Madam Proust'un ilişkiyi, bir hemşire - hasta ilişkisine dönüştürme arzusuna isyan ettiği ender ama çok önemli mektuplarından birinde şöyle diyordu Proust:"Gerçek şu ki ben iyileşir iyileşmez, yeniden hastalanmam için elinden geleni yapıyorsun, çünkü sürdüğüm yaşam beni iyi ediyor, bu da seni kızdırıyor. Aynı anda hem sağlıklı olmanın hem de sevilmenin olmaması ne kadar üzücü."
Reklam
Bir şeye sahip olan herkes gibi Swann da ondan bir an vazgeçse ne olacağını görmek için onu zihninden atar, ama zihnindeki diğer her şeyi o varken olduğu haliyle bırakırdı. Oysa bir şeyin yokluğu bununla sınırlı kalmaz, basit, kısmi bir eksiklik değildir, diğer her şeyin altüst olmasıdır ; önceki durumda kestirilmesi mümkün olmayan yeni bir durumdur.
Sayfa 308Kitabı okudu
Ne var ki bu Guermantes isminin telaffuzuyla birlikte, dostumuzun mavi gözlerinin ortasına minik kahverengi bir çiziğin yerleştiğini fark ettim;sanki gözbebekleri görünmez bir kazı kalemiyle delinmişti ve bu çiziğin haricindeki kısmı mavi dalgalar salgılayarak tepki veriyordu. Gözkapaklarının etrafı kararıp sarktı. Acı bir kıvrımla bükülen dudakları, gözlerinden daha çabuk toparlanarak bir tebessümle kıvrıldı;bakışları vücudu oklarla delik deşik olmuş yakışıklı bir şehidin bakışları gibi acılıydı hala. "Hayır tanımıyorum" dedi,(...)
Sayfa 129Kitabı okudu
Annemin söyleyeceği bir tek söz, kovulmasına karar verilmiş bir hizmetkarla konuşurken sergilenen sükunete, askere gönderilen bir evlada, iki gün küs kalınacak olsa kendisinden esirgenecek bir öpücüğü vermeye benzerdi.
Dünya kadınlara, erkeklere dediği gibi "Yazmayı seçersen yaz, benim için fark etmez" demedi. Dünya kahkahalara boğularak şunu dedi:"Yazmak mı? Senin yazmandan ne çıkar?"
Kömürcü mü bakıcı mı olmak daha iyi;sekiz çocuk büyütmüş temizlikçi kadın, dünya için yüz bin sterlin kazanmış avukattan daha mı az değerli?
Reklam
Kadınlar yüzyıllardır erkeklerin görüntüsünü doğal boyutlarının iki katı büyüklüğünde yansıtmanın sihirli ve enfes gücüne sahip bir ayna işlevi görmüşlerdi. Bu güç olmasaydı dünya muhtemelen hala bataklıklar ve sık ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarımızın zaferleri bilinmezdi.
Bir çoban yanılgıya düşerse, öteki cobanlardan ayrı tutulmalıdır; ama eğer koyunlar çobanlara güvensizlik duymaya başlarlarsa vay halimize.
Ama kıskanç insanlar böyle söze kanmazlar. Böyleleri bir nedene göre kıskanmazlar ki, Kıskanç oldukları için kıskanırlar. Bu kıskançlık denilen şey, kendi kendini peydahlayan, Kendi kendini doğuran bir canavardır.
Öyle bir iki yıl yetmez tanımak için bir erkeği. Onlar yalnız mide, bizse yalnız yemeğiz, Karınları açken tıka basa yerler bizi, Ama bir de doydular mı kusup atarlar.