''Her ihtiyaç giderme, her tatmin sadece anlık, belli bir süre için geçerli olabileceğinden, her seferinde yeniden eksiklik, yoksunluk hali ortaya çıkar. Bu böyle sonsuza kadar sürüp gider. İşte bu eksiklik durumu acı, ıstırap
doğurur. Acının ne sonu ne sınırı vardır. Hayat, sefalet ile can sıkıntısının arasında bir rakkas gibi gidip gelir. İsteklerin yerine getirilmemiş olması sefaleti doğurur; yerine getirilir gibi olması da insanı bunalıma düşürür.
Açlık, sefalet, halkın; can sıkıntısı da kibarların çektiği azaptır''
Sayfa 130 - Donkişot yayınları, 2005