Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Yılmaz Özdil
Ankara’ya yağmur yağdı, Melih Gökçek vatandaşa tavsiyede bulundu, “sele uykuda yakalanmayın, üst kat komşunuzda kalın” dedi. * İstanbul’a yağmur yağdı, 21 kişi boğuldu, asrın liderimiz “derenin intikamı” dedi. Kadir Topbaş daha bilimsel bi izahatta bulundu, “sprey gazları ozonu deliyor, buzullar eriyor, bu yağışlar ondan” dedi. * Yandaş
Reklam
Arkadaş Zekai Özger
Beyaz Ölüm Kuşları Sonra bir gün anneler de ölür Böcekler ve kertenkeleler ölür Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür Sonra o gün çocuklar da ölür Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Şükrü Erbaş
... Akarken gözlerimden üç beş damla yaş Sorarım kendime üç günlük dünyada bu ne telaş Anladım ki yaşamak bir çeşit iç savaş Durulurmuş insan büyüdükçe yavaş yavaş o.ö
192 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Basta aylaktan cok serseri Adam olarak tasvir ediyorsunuz kahramanı.Yazarin sayfaların arasına sıkıştırmasından olsa gerek bir sure sonra aylakmış diyiveriyorsunuz.Kitabin Kahramaninin tuhaflığını bir sure kendi üzerinizde hissediyor ne yapmaya çalışıyor diye sorduğunuz oluyor.Hem aylak hem anlamsız gibi geliyor daha sonra .Bu seferde Yazarin olayları açıklamaya geçmesinden sonra yaptığı karşı çıkışlar,alışkanlıklar ,olaylar anlam kazanıyor."C"diye tanımlanan Aylak Ada'mı okumasak,etrafımızda görmüş olsak çoğunlukla imrenmez hayatını gereksiz yasayan yaşamını çarçur eden bir insan der hatta sapık olarak( kızları kastedereksoyluyorym) görüp uzak dururduk.Kitaplarin sihrinden olsa gerek en gereksiz insanı bile anlamaya ,yaptıklarında mantıklı taraflar bulmaya başlarız.Halbuki insanlarda kitap gibi baksak...Aylak adamdaki hiçbir şeyi alışkanlıklastirmama hali kitapta en sevdiğim özellikti.Paragraflarda hayata uygulana bilecek alıntılar çıkardığım icin memnunum.Ki buda kitaba değer katan bir yandı."Ertesi gün sıkıcı bir sabahla başlayacaktı.Kimbilir,can sıkıntısı olmasa,belki insanlar ise gitmeyi unuturlardı."is avutur"derdi babası.O böyle avuntu istemiyordu.Bir örnek yazılar yazmak,bir örnek dersler vermek,bir örnek çekiç sallamaktı onların is dedikleri.Kornasini ötekilerden başka öttüren bir şoför ,çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendi kendini tekrarlıyordu.Yasamanin amacı alışkanlıktı,rahatlıktı...Baska seyler gerekti."
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Reklam
Roboski hâlâ kanıyor Yenigün gazetesi, 28 Aralık 2013 İki yıl önce, 28 Aralık 2011'de Şırnak’a bağlı Uludere (Roboski) kırsalında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların bombalaması sonucunda 34 yurttaşımızı yitirmiştik. Olayın ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle anılırken, gerçeğin hâlâ ortaya çıkmamış olmasına duyulan tepkiler
Sayfa 150 - Özel bir söyleşiKitabı okudu
Barbarlık Çağı
İşte, büyük Napoleon ve bugünkü Napoleon! İşte, sonsuz Kuzey Amerika Birliği! İşte size, bir karikatüre benzeyen Schlezwig-Holstein Prensliği!.. Uygarlık bizi nasıl yumuşatmış, görelim. İnsanların duygu çeşitliliğini artırmaktan başka işe yaramaz uygarlık. Duyguları çeşitlendikçe insan, kan dökmekten zevk almaya başlar hale geliyor.
Uygarlık ve Bilim Çağında İnsanKitabı okudu
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
''Momo, Hora Usta'ya gözünü ayırmadan bakarak sordu: ''Bu ne biçim bir hastalık?'' ''Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur ve gider. Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyayla yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar ne de hayranlık. Ne sevinmesini bilir ne de üzülmesini. Gülmeyi de ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir. Artık hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Geriye dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle ve nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna ölümcül can sıkıntısı denir.''
Sayfa 272Kitabı okudu
Reklam
Zeytinin teri Arabamız su kaynatmasa durmayacaktık, o sıcak yaz günü Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde. Yola çıkmadan önce arabaya bakım yaptırmış, hararet sorunu olduğunu söylememe rağmen arıza bulamamışlardı. Dağda su kaynattıktan sonra motorun soğumasını bekleyip ancak Savaştepe’ye kadar gidebilmiştik. Birlikte yolculuk ettiğim eşim ve kızımın
1.241 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.