EDİP CANSEVER / GELMİŞ BULUNDUM Dirlik Düzenlik - 13 Yollar benimmiş gibilerden Durmaklı yürümekli bir gece ... Sonra benim bir kötü huyum daha Anlatmak istemem kendimi Gözleri - 22
Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
"Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi" 3 Bu misrada "Benzeyen "Çanakkale şehidi" kendisine benzetilen "Bedir şehidi"dir. İkincisi daima birinciden büyük olur. Büyük olmalı ki, kendisine benzetilmeye lâyık sayılsın. Bütün metinlerde "ancak" kelimesinden sonra virgül vardır. Bu kelimeden sonra biraz durularak okunur ve dikkat edilirse mânânın "Sen tevhid'i kurtarmakla çok büyük bir şan kazandın. Tevhîd'i kurtarmanın şanı, başka hiçbir şerefe benzemez. Seni ancak, Tevhid'i kurta- rarak, bu şanı ilk defa kazanmış olan Bedir Gazilerine benzetebiliyorum" demek olduğu anlaşılır." (Düzdağ, Mehmet Akif Hakkında Araştırmalar, II, 106, İstanbul, 2014, İFAV yayınları)
Sayfa 66
Reklam
Bilmiyorum ki bu yaşamın çoğu yaşanmamışsa, Yaşanamadığı okunur, şimdi, daldımsa. Özledikçe yalnız durup-susup baktımsa, Sorulacakken nedeni nasıl sormadımsa. Oranda- Özdemir Asaf
Yüzümde hüzünden gölgeler varsa. O hüzün yüzündendir olsa olsa. Bilmiyorum, bu yaşamın çoğu yaşanmamışsa, Yaşanmadığı okunur, şimdi, daldımsa. Özledikçe yalnız durup-susup baktımsa, Sorulacakken nedeni nasıl sormadımsa. Geldiğini umudumda umudla umdumsa, Geleceğini görüyor-biliyordum, anlattımsa. O geçip-gitti ora'sına, ben görmedim, baktıysa. Derim ki şimdi, bir daha gelse de, sorsa. Sözümle, yüzümle, gözümle dedim, duysa. Bense buramda onu bekledim oysa. Yüzümde hüzünden gölgeler kaldıysa, İçimde örülen duvardan düşmüştür, çatladıysa.
“Elbette umutsuzluğa düşerim bazen Elbette umutluyum her zaman Neden yazılır bu şiir Neden okunur bunca yazı Çünkü nasıl alışılabilir başkaca İnsanın karmaşıklığı.”
Sayfa 72 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Sanat ve siyaset, duyulur olanın birer paylaşılma biçimidir ve özgül bir tanımlama rejimine bağlıdırlar. Siyaset her zaman olmasa da, iktidar biçimleri her zaman vardır. Aynı şekilde, sanat her zaman yoktur; ama şiir, resim, heykel, müzik, tiyatro ve dans her zaman vardır. Platon’un Devleti’i sanatın ve siyasetin bu koşullu niteliğini iyi gösterir. Devlet’in şairleri kentten kovan o meşhur yaklaşımı, çoğu zaman sanatın siyasal bir tavırla yasaklanması olarak okunur. Ama Platon’un jesti aslında bizzat siyaseti dışlar. Aynı duyulur-paylaşımı, zanaatçıların elinden, işlerinden baş­ka şey yapacakları siyaset sahnesini; şairlerin ve oyuncuların elinden, kendilerinden başka bir kişiliğe bürünebilecekleri sanat sahnesini alır. Tiyatro ve meclis, aynı duyulur-paylaşımının birbirine bağımlı iki biçimidir; Platon Devlet’ini cemaatin organik hayatı olarak kurmak için bu heterojenlik mekanlarının ikisini birden dışlamak zorundadır.
Reklam
261 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.