Yüzümde hüzünden gölgeler varsa,
O hüzün yüzündendir olsa olsa.
Bilmiyorum, bu yaşamın çoğu yaşanmamışsa,
Yaşanmadığı okunur, şimdi, daldımsa.
Özledikçe yalnız durup-susup baktımsa,
Sorulacakken nedeni nasıl sormadımsa.
Geldiğini umudumda umudla umrumda,
Geleceğini görüyor-biliyordum, anlattımsa.
O geçip-gitti ora’sına, ben görmedim, baktıysa.
Derim ki şimdi, bir daha gelse de, sorsa.
Sözümle, yüzümle, gözümle dedim, duysa.
Bense buramda onu bekledim oysa.
Yüzümde hüzünden gölgeler kaldıysa,
İçimde örülen duvardan düşmüştür, çatladıysa.
Yüzümde hüzünden gölgeler varsa,
O hüzün yüzündendir olsa olsa.
Bilmiyorum, bu yaşamm çoğu yaşanmamışsa,
Yaşanmadığı okunur, şimdi, daldımsa.
Özledikçe yalnız durup-susup baktımsa,
Sorulacakken nedeni nasıl sormadımsa.
Geldiğini umudumda umudla umdumsa,
Geleceğini görüyor-biliyordum, anlattımsa.
O geçip-gitti ora'sına, ben görmedim, baktıysa.
Derim ki şimdi, bir daha gelse de, sorsa.
Sözümle, yüzümle, gözümle dedim, duysa.
Bense buramda onu bekledim oysa.
Yüzümde hüzünden gölgeler kaldıysa,
İçimde örülen duvardan düşmüştür, çatladıysa.
Sayfa 43 - Bilgi Yayınları / 1.Basım Ağustos 1975Kitabı okudu
ı
rüknettin'in aynalarda ağladığı kadar var.
bir mevsimin kıyısından tutarsan rüknettin
kurak ovalara yağmurlar yağar
ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi
kalbin şiir olup vadilerini sular.
senin de vadilerin vardır rüknettin!
kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendini
kurtarıp o yangında ilk önce kalbini
niyedir, aynalarda azalır
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yeraltı nehr çağlıyordu
Gözlerim yollarda bekler dururum
Nerde kardeşlerin diyordu bir ses
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin
~•~
“Şayet geçmeyeceksen buradan,
yirmi birinci asrın
ilk çeyreğinin son perdesinde
yani seneye eylülde
artık bir ses veremem sana,
ama sen yine de sakla bunu herkesten,
sakla rüyanı dalkavukça gözlerden
üşüdüğün vakit giyin, kalabalık yanlarına,
savaşın başlamasını bekleme kuşanmak için cevşeniüstünde olsun bu şiir,
üzerinde yazılı büyüklerin duasıyla.”
~•~
"EY İNSAN!"
Bazı müfessirlere göre, surenin başında bulunan t ve h harfleri (tâ-hâ okunur), Kur’an’da bazı surelerin başında yer alan mukatta‘ât (“münferit” ya da “kesik/soyutlanmış” harfler) grubundandırlar (bkz. Ek II). Bununla birlikte, Hz. Peygamber’in bazı Sahâbîleri’nin (örn. Abdullah b. ‘Abbâs) ve sonraki kuşaktan önde gelen bazı otoritelerin (örn. Sa‘îd b. Cubeyr, Mücâhid, Katâde, Hasan Basrî, ‘İkrime, Dehhâk, Kelbî vb.) kanaatine göre tâ-hâ ibaresi mukatta‘, iki harfden meydana gelen soyut bir terkip değil, fakat Arapça’nın Nabatî ve Suriye lehçelerinde “yâ racul” ifadesinin eş anlamlısı olarak “ey insan” anlamında kullanılan anlamlı bir ifadedir (Taberî, Râzî, İbni Kesîr); bu ifade, (Taberî ve Zemahşerî’nin kaydettiği) bazı İslam öncesi şiir örneklerinden açıkça anlaşılacağı üzere, Yemenli ‘Akk kabilesinin katıksız Arap lehçesinde de aynı anlamda kullanılmaktadır. Taberî, tâ-hâ ibaresinin “Ey insan!” olarak aktarılmasını açık ve kesin bir biçimde desteklemektedir.
Edebiyat okumayanların bir yanlarının eksik kaldığını düşünmüşümdür. Bizde zaten az kitap okunur. Son zamanlarda çıkan bir eğilimle bu okunan kitapların da edebiyat türünde olmamasına özen gösteriliyor.
Roman, şiir, öykü okumak zaman kaybıymış ya da eğlenceymiş gibi algılanıyor. Okuryazar işadamları, mühendisler, mimarlar, doktorlar, araştırma/inceleme kitaplarıyla, yönetim teknikjleri, ekonomi ya da tarih okumaya eğilimliler. Bir de tumturaklı isim verilmiş şu kişisel gelişim kitapları... Ellerinde bir edebiyat yapıtı görülmüyor.
Hızla gelişen bu kısa cümleler zinciri sanki bu genç aşıklardan birine tanıdık gelebilecek, hızla artan bir heyecan duygusu yaratır. Bu cümlelerin dilbilimsel açıdan sonu açık oluşu bize hayat fo rmlarını üst üste istif l emenin prensipte son suza kadar devam edebileceğini gösterir, bu da tam da şiirin peşinde olduğu coşkunluk ve savurganlık duygularını yaratır.
Sayfa 148 - Ayrıntı Yayınları Ekim 2015Kitabı okudu
Ya dertlisin, ya sevdalı…
Eşsiz kalmış keklik misin?
Uçamazsın, sekemezsin.
Alan almış, satan satmış
Beşik kertmesi başın bağlı
Başını alıp gidemezsin!
Yavru kuşum, bu sendeki güzellik
Yüzümde hüzünden gölgeler varsa,
O hüzün yüzündendir olsa olsa.
Bilmiyorum, bu yaşamın çoğu yaşanmamışsa,
Yaşanmadığı okunur, şimdi, daldımsa.
Özledikçe yalnız durup-susup baktımsa,
Sorulacakken nedeni nasıl sormadımsa.
Geldiğini umudumda umudla umdumsa,
Geleceğini görüyor-biliyordum, anlattımsa.
O geçip-gitti ora'sına, ben görmedim, baktıysa.
Derim ki şimdi, bir daha gelse de, sorsa.
Sözümle, yüzümle, gözümle dedim, duysa.
Bense buramda onu bekledim oysa.
Yüzümde hüzünden gölgeler kaldıysa,
İçimde örülen duvardan düşmüştür, çatladıysa.
Sayfa 43 - Adam Yayınları / Dördüncü Basım: Ekim 1986Kitabı okudu
Yüzümde hüzünden gölgeler varsa,
O hüzün yüzündendir olsa olsa.
Bilmiyorum, bu yaşamın çoğu yaşanmamışsa,
Yaşanmadığı okunur, şimdi, daldımsa.
Özledikçe yalnız durup-susup baktımsa,
Sorulacakken nedeni nasıl sormadımsa.
Geldiğini umudumda umudla umdumsa,
Geleceğini görüyor-biliyordum, anlattımsa.
O geçip-gitti ora'sına, ben görmedim, baktıysa.
Derim ki şimdi, bir daha gelse de, sorsa.
Sözümle, yüzümle, gözümle dedim, duysa.
Bense buramda onu bekledim oysa.
Yüzümde hüzünden gölgeler kaldıysa,
İçimde örülen duvardan düşmüştür, çatladıysa.
Daha pek düşünmek istemiyorum ölümü
Yeter ki eksilmesin öfkem
Yeter ki aklım gücüm yerinde
Ve sonuna kadar direnmede
Adımı unutup
Bir kaya gibi sert ve görkemli kalmayı bileyim
Elbette umutsuzluğa düşerim bazan
Elbette umutluyum her zaman
Neden yazılır bir şiir
Neden okunur bunca yazı
Çünkü nasıl aşılabilir başkaca
İnsanın karmaşıklığı
Evet
Dün akşam evinin önünden geçtim
İçim hem kimsesizdi hem kalabalık
Bu demektir ki sevgisiz düşünemiyorum sevdayı
Bana söz ver yarın akşam
Göze al her şeyi yeni baştan konuşmayı.
Bir ben miyim bu vakitler onların derdiyle dertlenen?
Bir beni mi utandırır müezzin, mahcup eder Allah’a?
Bir bana mı okunur, ilahi cenaze marşı?
Ki ben beynamaz
Ki ben o saatlerde
Pencereye tüneyip
Kendini asmak için
Münasip bir dal bakan!