"Ama adımını atıp bir girdap gibi içine çeker, nefessiz kalmasını sağlar. Sen sen ol, o suya dalma." Boğazımdan bağımsız olarak bir homurtu yayılırken, sol göz kırptı usulca. "En sığ suda bile boğuldum ben" diyerek, burukça gülümsedim. "O gün bugündür tüm su tarifine tövbeliyim, anlayacağım." "Bu su hiç durmaz, Jülide. Aklının bir köşesinde bulunsun."
Ne varki şu noktayı da göz önünde bulundurmak lazımdır. Allah'ın kanunu batılı yok ederken yeryüzünde Hak'kı temsil eden bir ümmeti kaim kılmaktır. Sonra Allah'ü Taâlâ Hak'kı batılın üzerine döndürür ve onun beynine bir tokmak gibi indirir. Ve bir de bakarsınız ki batıl yok olup gitmiştir... Şu halde Hak ehli de tembel tembel oturup, hiç terlemeden ve yorulmadan Allah'ın değişmez kanunun tecellisini beklememelidir. Çünkü bu halleriyle onlar da Hak'kı temsil edemezler. Ve Hak ehli olma durumunda bulunamazlar. Çünkü Hak ehli tembel tembel oturup durmaz. Hak yeryüzünde Allah'ın hâkimiyetini yerleştirmek için ve uluhiyetin hassalarını iddia ederek bu hâkimiyetini gaspedenleri yok etmek için çalışan bir millet şeklinde temessül eder. İşte ilk Hak ve en önemli Hak bu noktadır : " Ve Allah'ü Taâlâ insanları birbirleriyle yok etmemiş olsaydı yeryüzü fesada uğrardı"... 5.cilt
Reklam
Kötü ahlaklar kalblerin hastalıkları ve nefislerin sa katıklarıdır. Ancak hastalıkla kötü ahlâk arasında şu kor- kunç fark vardır: Kötü ahlâk, ebedi hayatı öldüren hastalıktır! Binaenaleyh yalnız cesedin hayatını yok eden maddi hasta lıkla bu korkunç hastalığın arasındaki nisbet kıyas edilme yecek derecede büyüktür. Mådem ki, bedenlerin hastalığında fani hayatın elden çıkmasından başka bir zararı olmadığı halde, tedavi kanunlarını kontrol altına almak için doktor- ların hummalı çalışmaları durmaz bir şekilde olmuştur ve oluyor. O halde kalblerin hastalıklarının tedavi kanunlarını kontrol altına almaya inâyet göstermek daha evlå değil mi- dir? Çünkü kalblerin hastalığında ebedi hayatın fevtolun- ması bahis mevzuudur. Doktorluğun bu çeşidi her akıllı için öğrenilmesi farz olan bir çeşittir. Zira kalblerden hiç birisi yoktur ki, hastalıklardan boşalsın. Binaenaleyh eğer ihmal edilirlerse hastalıklar birikir, illetler yekdiğerini takib eder. Ve biri diğerine yardımcı olur. Böylece katmerleşir. Bu tak- dirde kul, onların teşhisinde sebeblerinin bilinmesinde en gin bir sezişe muhtaç olur. Sonra onları tedavi ve islah et- mekte çalışmaya ve didinmeye mecbur kalır
Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün. Hesabına her sabah 86.400 $ para yatırılıyor fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın. Ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor. Günün bakiyesini yakıyor. Ne yaparsın ? Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın. Hepimiz zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz. Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz. Yarına transfer edilemez. Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok. Saniyelerini şu an yaşayarak harca. En iyisi bunlarla yatırım yap. Mutluluk, sağlık ve başarı için zaman kaçıyor. Her gün için en iyisini yap. Bir senenin değerini anlamak için sınıfta kalmış bir öğrenciye sor. Bir ayın değerini anlamak için sekiz aylık bir bebek doğuran anneye sor. Bir haftanın değerini anlamak için haftalık dergi çıkaran bir çilekeşe, bir saatin değerini anlamak için kavuşmayı bekleyen sevgililere sor. Bir dakikanın değerini anlamak için treni kaçıran yolcuya sor. Bir saniyenin değerini anlamak için bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor. Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan sporcuya sor. Her anını değerlendir. Her dakikanı çok özel biriyle paylaş. Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biriyle. Unutma zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek zaman sırlar, meçhullerle dolu. Sadece şu an sana verilen gerçek bir armağandır. Gün bugündür. Vakit şimdi. Bir ideal sahibi olun ve idealinizi gerçekleştirmek için çalışın. Bu size ayrıca mutluluk verecektir.
Sayfa 252
“… Çünkü hayatımızın her döneminde rollerimiz değiştikçe, krizler atlattıkça, yaş aldıkça, daha doğrusu yaşadıkça yumuşak karnımız, zonklayan dişlerimiz de yer değiştirir. Şiddetleri de aynı olmaz. Yani, “Bu su hiç durmaz.” Ve bunlar hep yaşama, yaşamaya dair şeylerdir, bunların sonunun gelmesi bana kalırsa ölümle eşdeğerdir.”
Kabir Otu .. Karbüratör =))
Bu kadar para verdik namussuza, hiç mi değil safasını sürelim dedik. Çoluk çocuk bindik üstüne. Oğlana «lan, geri dur, ona buna toslama!..» dedim. «Bu cenabet yarış atı değil...» Oğlan durmaz. Memişin Hüsîn'in traktörü geçti mi bizimkini, oğlan, ha babam haydar, dahlar... Traktör, kancığını görmüş eşek gibi solur da solur... Etme eyleme demeye kalmadı, traktörün gabir otu «karbüratörü» çatlamaz mı!.. «Ulan eşek dölü, dedim oğlana, Arap atı olsa çatlar bu be... Bu gul yapısı, gâvur icadı bir makina. Arap atı mı sandın sen bunu?..» İteriz gitmez, su görmüş eşşek gibi gıpırdamaz yerinden..
Sayfa 12 - Cem Yayınevi 4. Baskı
Reklam
196 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.