Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sana soruyor karşındaki: “Şunu yapalım mı?” Sadece isteyip istemediğini düşün. Evet ise, sorun yok. Ama hayır ise, ağzından basit ve kısa bir “Hayır” çıksın. Sebep mi? Sorarlarsa: “İstemiyorum!” “İstemiyorum”dan daha mantıklı bir sebep mi var? Ne istediğini de açıklamak zorunda değilsin. “Bu akşam da kanepede öylece uzanıp belgesel izlemek istiyorum” demene gerek yok. Hayır! Kırılmaz kimse, merak etme. Sen onlara dürüst olursan kırılmazlar. “Hayır” diyemezsen önümüzdeki yirmi yıl içinde ne olacağını söyleyeyim. İstemediğin bir yerde ve zaman diliminde, istemediğin sohbetlerde mutlu rolü yapacaksın. Evini hayal edeceksin. Ya da daha güzeli, asıl yanında olmak istediğin insanı ve içinde olmak istediğin zamanı...
Buakşam yani dünakşam Yerli bir vatandaşla karşılıklı oturuyoruz Hemen cam tarafı iki büyük popolu yabancı kadın oturuyor çocukları bir o yana bir bu yana gidip geliyor ve sürekli konuşuyorlar of nasıl konuşuyorlar(insan hiç düşünmez mi insanlar rahatsız olurlar) Galiba artık hastanelerdeki bildiğimiz o “sus” şeklindeki hemşire işareti tüm toplu taşıtlarda olmalı
Reklam
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Kaya çatlağında köknar çılgınlığı benimki Kıraçlara kahreden tohum dargınlığı Yağmursuz gülmeyi bilmiyorki kuraklık Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam Buakşam hiç yaşamamış olsam Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya Beynime sıksam Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam
#buakşam
Bu akşam ölürüm. Beni kimse tutamaz.. Sen beni tutamazsın , yıldızlar tutamaz..
Ve bu akşam Drogo'nun gerçeği, cesur bir askerin gerçeği değildi, ciddi Bastiani Kalesi'ne layık bir gerçek değildi, arkadaşları, yol yorgunluğundan, bu karanlık kale bedenlerinin baskıcı yapısından ve kendini tam bir yalnızlığın içinde bulmasından oluşan bu gerçeği duysalar, gülerlerdi.
Reklam
Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra, "Bugün Zaman Yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız." dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir
Sayfa 110
Ne sen Ne ben Ne de hüsnünde toplanan bu mesa, Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ Olan bu mai deniz, Melâli anlamayan nesle aşina değiliz. Ne sen, Ne ben; Ne güzelliğinde toplanan bu akşam Ne de karamsarlığa bir liman Olan bu mavi deniz, Kederi anlamayan nesle aşina değiliz