Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bol bol okumak niyetiyle
MEVLÜD BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Zatına layık şekilde, hamdu sena Allah’a Sınırsız selat ve selam, yüce Resulullah'a Nurlandırıp güçlendirdi, bu biçare ümmeti Verdi rahmetinden bize, habibi Muhammedi
Peygamber kıssaları ve tebeşir tozları
“Büyürken en çok dikkatimi çeken şey çarşıda pazarda küçük bir kızın kıyafet bulmasındaki zorluktu. “Ne olacak canım, konfeksiyon dünyası yavrularımıza bunu reva görmüş, alalım da giydirelim” demeyen bir ailenin kızıydım. Bayram arifesinde, birkaç mağazadan sonra soluğu kumaşçıda alır; puantiyeli, kareli, pembenin en güzel tonlarıyla bezeli
Reklam
Balzac'tan ilk aşkın tarifi
“İnsanın yaşamında ilk buluşma anı kadar tadına doyulmaz bir an var mıdır? Yüreğin dibinde gizlenen ve o an uyanan duygular, bir daha yaşanabilir mi? ”
(...) kimi ateistler neredeyse vicdanı "insana ait verili bir durum" olmaktan çıkarıp ateistlere has kılacaklar. Sanki müminlerin hayatında vicdana hiç yer yok. Gerçekten öyle mi? Zamanın Bedii, "Mesnevî-i Nuriye - Nokta Risalesi"nde mealen, "Allah Teala ki, Ondan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. O Hayydır, Kayyumdur" (Bakara Sûresi: 2:255); ayetinin tefsirini yaparken, O'nun tekliğinin dört kuvvetli bürhanı, delili olduğunu söyler. Bunlardan ilki, Muhammed Aleyhissalatu Vesselamdır. İkinci bürhan, "Kitab-ı kebir ve insan-ı ekber (büyük bir kitap ve büyük bir insan) olan kâinattır." Üçüncü bürhansa, Kur'andır. Zamanın Bedii, dördüncü delilde bir sürpriz yapar. Vicdanı inkâr ehlinin tasallutundan kurtararak onun bizzat O'nun Vâhid ve Ehâd oluşunun delili olduğunu vurgular ve bu sırada da çok enfes bir vicdan tarifi yapar. Ona göre vicdan görünen ve görünmeyen âlemin kesişim yeri ve berzahı, iki âlemden birbirine gelip gidenlerin buluşma yeridir. Vicdan, şuurlu varlıkların fıtratıdır aynı zamanda. "Fıtrat ve viadan akla bir penceredir; tevhidin şuasını neşrederler." Bu tanımdan yola çıkarak vicdanın Mutlak Varlık'ın ayetlerinden olduğu sonucuna rahatlıkla varabiliriz. Kimse vicdanını kendi üretmez. Vicdan da insan gibi yaratılır. İnsan gibi gelişir, kemale erer.
Sayfa 137Kitabı okudu
'İslam düşüncesinin veya belki de daha yerinde bir tabirle İslamî kavrayışın her tür ve düzeydeki anlama, algılama ve anlamlandırma tecrübe ve pratiklerinin odak noktasını oluşturan "Tevhid ilkesi” asıl anlam ve önemini salt bir zihnî kavrayış düzeyini aşarak doğrudan bir tanıklık tecrübesine yaslandığı yerde bulur. Şehadetin, yani bütün varoluş tecrübemize yaslanan tanıklığın, niçin Müslüman olmanın olmazsa olmaz şartlarından biri olarak belirlendiği, bu açıdan bakıldığında daha iyi anlaşılmaktadır. Doğrusu, dindarlık tecrübe ve pratiklerimizde, varlık ve hakikate ilişkin kavrayışlarımızda asıl heyecan verici olan şey bu tanıklıktır. Dağdaki çobandan kürsüde ders veren hocaya kadar farklı yer ve konumdaki insanların dinî sadakati sözünü etmeye çalıştığımız bu ayrımlaşmamış tanıklık tecrübesi içinde çiçeklenir. Ve işte bundan dolayı ve böyle bir süreç içinde iman tecrübesi üst düzeyde yaşanmış bir estetik tecrübe hüviyetine bürünür. Zira bu tecrübenin içinde sevgi, güven, huzur, yakınlık, birliktelik, açılma, genişleme duygusu; bulunma ve buluşma sevinci harikulade bir bütünlük içinde tarifi imkânsız bir bediî zevke dönüşür. Burada bilgi, düşünce ve duygu aynı şeydir. İşte bu bakımdan, nihaî anlamda ilgili ve bağlı, yani bağlanmanın sadakati ile bağımlı olduğumuz varlığın bize bakan yüzü olan âleme ilişkin telakkimiz doruklarda yaşanmış bir estetik zevk tecrübesi olarak ortaya çıkar. İşte bu yüzden iman bir bilme, kavrama ve erme meselesi olduğu kadar aynı zamanda estetik boyutlu bir olma tecrübedir.