GÜN OLUR ASRA BEDEL
Aytmatov apayrı bir yazar benim nazarımda. Temel değerleri ve ortak acıları öyle güzel anlatıyor ki eserlerinde. Cezbedici, sürükleyici bir dili var yazarın her ne kadar bu eserini birazcık uzun bulmuş olsam da.
Eserin adı başlı başına bir derya aslında. Öyle bir ân olur ki bin âna bedel olur dediğimiz türden etkileyici bir başlık.
Dostluğu, samimiyeti ve en önemli değerlerden biri olan vefayı anlatan bir eser var karşımızda.
Yazarın hayatı ve iç dünyası ne kadar derinse eserlerinde de o derinlik görülüyor ekseriyetle. Büyük yazarları büyük yapan noktadır burası; yaşanmışlıklar.
Eserde Kazangap'ın oğlunun okuduğunu ancak ahlâk yönünden eksikliğine vurgu yapılması da eseri kıymetli kılan önemli bir husus olsa gerek.
Aytmatov'u diğer yazarlardan ayıran konulardan biri şüphesiz ki sadece aşk konularını değil, savaş, ölüm, dostluk, arkadaşlık, yiğitlik gibi hayatın yapı taşları olan nice konuları yalın ve ders verici nitelikte ele almasıdır.
Keyifli okumalar dilerim.
Geçenlerde Yunus Günçe adında bir kardeşimiz dedi ki: "ben Türkiye'nin Dostovyeski'siyim" sonrasında bir takım insanlar tövbe istiğfar et Yunus çarpılacaksın falan fistan... Ne yazık ki "Bazen tövbe etmek için tüm koşullar uygunken bile tövbe edemez insan" bu da böyle bir durum. Gerçi bugüne kadar hastanenin aciline
Ah gelecek neyse uzak da odur! Belirmekte olan bütünüyle önemli bir şey gözlerimizin önüne gelir, gözlerimiz gibi duygularımızda onun içine karışmak ister ve biz, ah tüm varlığımızla kendimizi ona vermeyi, büyük ve muhteşem tek bir duygunun tüm hazzıyla dolmayı özleriz.
-Ah, oraya vardığımızdaysa, orası şimdi burası olmuşsa, her şey her zamanki haline bürünür, zavallılığımızı ve sınırlılığımızın içinde kalakalırız, ruhumuzsa kaçırdığımız huzura özlem duyar
Merhabalar, bugün Mabeynci Pavlos ya da gerçek adıyla Paulos Silentiarios'un "Altın Yağmur" adlı şiir kitabıyla geldim. Silentiarios sessizliği, sükuneti sağlayan kişi anlamına geliyor. Çünkü Paulos, İstanbul'da, I. Justinianus'un sarayında, tam da bu işi yapıyormuş yani sarayın sessizliğini sağlıyormuş. :o Böyle bir
Eski Türk medeniyetinden izler taşıyan önemli yerlerden biri de Issık Göl. Yolumuz üzerindeki Balasagun'a da uğrayacağız. Burası Yusuf Has Hacip'in doğduğu yer. Kutadgu Bilig'in yazarı. Balasagun'daki küçük müzede sergilenen yazıtlar var. Bunların birçoğu Uygur alfabesiyle yazılmış.
Balbalların hepsi aynı gibi ama detaylı bakınca hepsinin birbirinden farklı olduğunu görüyorum. Sanki ölen kişinin temsili resmini yapmışlar.
Balasagun'dan sonra dağlara doğru yükseliyoruz. Issık Göl'e varmak için hayli yolumuz var. Tanrı Dağlarının eteklerine doğru yükseliyoruz ve Cengiz Aytmatov'un romanlarına, hikayelerine konu ettiği, ilham aldığı Issık Göl'e gidiyoruz.
Göl kıyısındaki ilk yerleşim biriminde dikkatimi çeken ilk şey, isli balık. Bu kültürü biliyorum, Don Kazaklarından bu coğrafyaya yayılan bir kültür. Balığı oldum olası severim. Denemek istiyorum ve alıyorum bir tane isli balık. Derisi kabuk gibi soyuluyor ve balığın eti ortaya çıkıyor. Parça parça koparıp yiyorum, çok da lezzetli, Allah'tan yol arkadaşlarımdan kimse istemiyor, sadece bir kişiye ikram ediyorum. Balığın lezzetini bilmedikleri için tuhaf tuhaf bakıyorlar.
“ Dünya genelinde dinden veya İslamdan uzaklaşmanın sebepleri hakkında bazı enteresan veriler paylaşacağım. Bildiğim ama inanmakta zorlandığım bazı şeylerin gerçekliğini sayılar da teyit ediyor. İnsan, varoluşunun en önemli konusunda bile sandığımızdan daha aptal ve basit. Buralarda sık sık bilimselleştikçe dinden uzaklaşmanın kaçınılmaz
Kadının Dünyayı Algılama Şekli Erkekten Farklı / Mülâkat
Annenin çocuğuna ilk hediyesi ‘duygu kabı’dır!
Kıymetli okurlarımız, sizler için Psikolog Zühre Çelen Hanımefendi ile ‘Kadın Psikolojisi’ ekseninde röportaj yaptık. Çok verimli bir söyleşi oldu elhamdülilllah. Sizlerin de keyifle okuyacağını; verimli bulacağını ve pay alacağını
Yazar: Tsunetomo Yamamamoto
Yayınevi: Kültür Yayınları
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Uzak Doğu kültürüne olan ilgim bir edebiyatçı olarak sevdiğim o kültürün diline ve edebiyatına da yakınlaştırıyor beni. Özellikle Zen felsefesi gibi konular çok da uzak olmadığım şeyler. Saklı Yapraklar, Japon kültürüne ve yaşam felsefesine dair yakından tanıklık
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ)
“ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede