Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Büşra Aksu
Büşra Aksu
@busranks
4 Şubat
325 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Ahmet Ümit gerçekten sevdiğim nadir türk yazarlardan birisi. Bazen betimlemeleri aşırı oluşuyla bunaltsada her zaman favorimdir. Ninatta'nın Bileziği Ninatta'nın Nuvanza'ya olan aşkını konu eder. Aralarında birçok engel olmasına rağmen Ninatta asla sevmekten ve beklemekten vazgeçmez. Nuvanza bir Hitit komutanıdır ve hayatı daima tehlike içindedir. Ninatta ise Hititli soylu bir aileden gelir, Maruvaş'ın kızıdır. Kısa, üzücü ve düşündürücü bir hikaye.
Flandre'nın Quıquendone kenti sessiz, sakin ve insanların asla sinirlenmediği, nabzın sürekli düşük olduğu bir kent. İnsanlar dışarda yürürken bile yere bakar, yavaş adımlar atar ve her zaman sanki sahilde yürüyüp hayal kuruyormuşuz gibi bir edayla dolaşırlar. Kentin polis gücüne ihtiyacı yoktur çünkü hayatlarında hiç kavga dövüş yaşamamışlardır. Hatta bu kentte evlenmek isteyen gençler bile en az on yıl nişanlı kalırlar. İşte her şey böyle yavaş işler burda.
Kentin yöneticisi asla kendi başına karar alamaz ve bu yüzden işler sürekli olduğu gibi kalır. Bir gün Doktor Ox asistanı Ygene ile yeni bir aydınlatma sistemi oluşturacaklarını ve hatta ücretini bile kendilerinin ödeyeceğini söyleyerek gelirler. Aslında amaçları oldukça farklıdır. Doktor Ox'un amacı nedir hep birlikte görücez. Ama ondan önce biraz yazarımızdan bahsedelim.
Jules Verne hukuk öğrenimi görsün diye ailesi tarafından Paris'e yollanmış ancak yazı yazma isteği ağır basmış ve derslerinin aksamasına neden olmuştur. Babası bu yüzden ona para göndermeyi kesmiş ve oda yazdıklarından para kazanmak durumunda kalmıştır. Hayal gücü oldukça geniş olduğu için bilim kurgu yazmayı tercih etmiş. Birçok yayınevi yazılarını çocukca bulduğu için yayımlamak istememiştir. Ama bugün bile görüyoruz ki Jules Verne romanlarında ne anlatsa gerçekleşmiş ve bir hayal olmaktan çıkmış her şey. Kitap yazmadan önce birçok araştırma yaparmış. Bir keresinde macera yaşamak için bir tekne satın alıp yola çıktığı bile olmuş.
Yazmaya, araştırmaya, bilime ve insanlığa bu kadar önem veren bir yazarın eserlerinin hak ettiği değeri görmesi dileğiyle. Keyifli okumalar herkese.
Ne kadar iyi bir arkadaşız? Arkadaşlarımızı ne kadar düşünüyoruz? Peki onlar için en fazla ne yaparız ?
Fareler ve İnsanlar kitabı yakın arkadaş olan George ve Lennie'nin beraber çalışmak üzere bir çiftliğe gitmelerini konu alıyor. Çiftlikte tanıştıkları kişiler ve yaşadıkları olaylar anlatılıyor kitapta.
John Steinbeck göçmen olan ırgat bir
Okur Takip Önerileri
Cinsiyetsiz bir toplumda yaşamak ister miydiniz ? Yada yılın belli dönemlerinde kadın olup doğurganlığı tatmak, erkek olup babalığı yaşamak ? Karanlığın Sol Eli tamda böyle bir bilimkurgu.
Ursula K. Le Guin yakın zamanda (24 Ocak 2018) kaybettiğimiz bir yazar. Yazdığı bilimkurgularla oldukça ses getirmiş. Gerçekçi ve yarı fantastik temalar işlediği de olmuş. Bu kitabının yayınlanmasıyla birlikte Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır.
Kitaptan kısaca bahsedecek olursam Kış adlı bir ülkede geçer olaylar. Burada yaşayan insanlar çift cinsiyetlidir. 1 yıl 364 gün ve 1 ay 26 gün olarak yaşanır. Kar yağışını betimleyen 60'dan fazla kelimeleri mevcuttur. Hava daima soğuk ve yakıcıdır. Onların tasviriyle bir gün Kış'a uzaydan bir elçi gelir. Gezegenler birliğine katılmalarını sağlamaya çalışmaktadır.Elçi Ai kendi gezegeniyle buradaki yaşam arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri görür. Kış da yaşanan an şimdiki andır ve bir yılı yaşarlar hep. Geçmişi sayarlar, geleceği sayarlar ancak şimdiki anın yılı hep bir yıldır.
Kitap, dili dolayısıyla ilk 100 sayfasını zor okutturuyor okura. Ancak daha sonra karakterler ve ruhsal boyutları kafada oturunca akıcılığını kazanıyor. Yazarın ölmeden önceki döneminde Mülksüzler kitabını çok fazla görmüştüm. bir sonraki kitabım o olacak büyük ihtimalle. O zaman "Bütün duvarlar iki anlamlı ve iki yüzlüdür. Neyin içerde neyin dışarda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıdır."
diye alıntılayarak veda edelim.
Keyifli okumalar.
Sırf birini uzaktan da olsa tanıyorsunuz diye para kazanabilecek olsanız ne yapardınız ? Aza Holmesy en yakın arkadaşı Daisy'nin ısrarları üzerine kaçak milyarder Russell Pickett'ın izini sürme yoluna baş koyar. Çünkü nerede olduğuna dair bilgi götürdüklerinde para ödülü alacaklardır. Ve bu paraya oldukça ihtiyaçları vardır. Bu uğurda Pickett'ın oğlu Davis ile yakınlaşmaya çalışırlar.
John Green aşık olmasam da sevdiğim bir yazar. Çoğu okur gibi onunla 'Aynı Yıldızın Altında' ile tanışmıştım. Aşırı duygusal olmamla beraber kitabın son 50 sayfasında delicesine ağlamama sebep olmuştu. Bu kitabında da dram boyutu yüksek olur diye okumakta çekinmiştim. Ancak bu sefer yazar farklı bir yol izlemiş ve karakterlerin ruhsal çöküntülerini anlatırken bile bir taraftan güldürebilmeyi başarmış.
Davis'i sevdim ama sevdiğim kadar onun adına üzüldüm de. Daisy çoğu bölümde aşırı derece kendisine sinir olmamı sağladı. Baş rolümüz Aza ise zorlu süreçlerden geçmesine rağmen ayakta kalabilmesiyle beni kendisine hayran bıraktı.
Bir sonraki kitapta buluşmak üzere. Keyifli okumalar.
Ecel Saati, Kemal Tahir'in F.M İkinci ismiyle yayımladığı polisiye romanlarındandır. İlk olarak Mickey Spillane'in romanlarını çevirir. Türkiye' de çok sevilen bu öyküler oldukça iyi satışlara imza atar. Birkaç kitaptan sonra Spillane yazmayı bırakır ve bunun üzerine Kemal Tahir Mike Hammer karakterinin öykülerini yine F.M İkinci adıyla yazarak yayımlamaya başlar.
Hikayede Alfiyeri'nin Antonio hakkında ifade vermekten korkması ve bunun üzerine gecenin bir saati Mike Hammer'ı savcılığa çağırması konu edilmiştir. Antonio Alfiyeri ile iş yapar ancak Al daha sonra Antonio'dan şüphelenmeye başlar. Yaşanan birkaç olaydan sonra kendisini öldürmesinden korkar. Etrafta başka zengin çetelerin olduğunu ve elindeki saatin ona yüklü miktar para getireceği yönündeki yalanını söyler ve ne yaşandıysa bundan sonra yaşanır.
Dönemin şartları ve Kemal Tahir'in yaşamınında zorluğu göz önüne alındığında hikayenin oldukça akıcı ve kendini okutturan cinsten olduğunu görüyoruz. Gönül isterdi ki istediği şartlara ulaşabilen yazarlarımız olsun ve bizde gönül rahatlığıyla yazdıklarını, çevirdiklerini okuyalım. Ancak her zaman koşullar bize dönük olmayabilir.
Zamana ve mekana dayanan bir aşkın hikayesi. Ludwig azıcık kazandığı bir maaşla ailesine bakmaktadır. Kimya öğrenimini zorlukla bitirir ve hocalarınında referansıyla bir fabrikada işe başlar. Kısa sürede farkedilir çünkü hem azimlidir hemde kendine verilen hiçbir işi savsaklamaz. Bu özelliği ona bir sürü kapı açar. Açılan bu kapılardan birinden içeri girdiğinde aşık olacağının hiç farkında değildir. Onun aşkı zamana dayanır mı ? Aradan 9 yıl geçse bile eskisi gibi olur mu ? Hele birde savaş varsa tüm bunlar çekilebilir mi ? Zweig yine düşündürüyor ve aşkın en tutkulu halini anlatıyor.
Robert Langdon'ın hem eski öğrencisi hemde yakın dostu olan Edmond Kırsch'ün birtakım bilime katkı sağlayacak keşifleri olur. Ancak hiç kimse ne üzerinde çalıştığını bilmez. Kitabın genel konusu Edmond'ın keşfinin ne olduğu üzerinedir. Bu keşifin tüm dinlerin kökenini sarsacağı ve inanç sistemlerini sorgulatacağı düşünülür. Bunların yanında birde kral ve oğlu prens Julian'ın aşkı bolca konu edilir. Sevdiğim birçok karakter olduğu gibi eylemlerine anlam veremediğim, 'gerçek hayatta olsa bir kaşık suda boğarım' dediğim karakterlerde çok oldu. Robert'ın simgebilim üzerindeki bilgisi, kitaba sanatın çokca dahil edilmesi hoşuma gitti. Hatta kitap içersinde bahsedilen konuları ve örnek gösterilen kitapları araştırmamada vesile oldu. Sonuna kadar Edmond'ın bu kadar sarsıcı ne bulmuş olduğunu merak ediyosunuz. Peki kitabın sonu seni tatmin etti mi diye sorarsanız 10/9 derim ama şöyle de bir gerçek var ki bazı konularda farkındalığım oluştu fazlasıyla. Kitabı okuduğunuzda eminim beni anlamış olucaksınız. Bol bol ve akıcı okumalarınız olsun inşallah
Karakterimiz seçkin bir ailenin oğludur. Kendisi ve eğitimiyle ilgili karar vermek zorunda olduğu bir dönemde ailesini kaybeder ve tüm miras ona kalır. Üniversiteyi henüz bitirmiştir ama bir meslek seçmez. Çünkü parası hayatının kalanında lüks bir yaşam sürmesine yetecek kadardır. Başlarda partilere katılır, kitaplar okur, bolca vakit geçirir çevresindekilerle. Ancak bir süre sonra hayatı tekdüzeleşmiş ve artık kendini hiçbir şeyden tat alamazken bulur. Uzun süredir konuştuğu sevgilisi kendinden ayrılıp başkasıyla evlenmeye karar verdiğinde bile üzülmez, hiçbir şey hissetmemektedir. "Olağanüstü bir gece" dediği günün akşamı farklı olaylar yaşar ve artık kendini bulmaya başlar. Kendince bir suç işler ve bu suç onun dönüm noktası olur. Bir insan olduğunun farkına varır. "Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar." der.
Clarıssa babasının subay oluşundan ötürü asla sevgi görmemiş bir çocuk. Annesinin ölümünden sonra sürekli yer değiştirmiş ve akrabalarında kalarak zaman geçirmiştir. Sekizli yaşlarında babası onu manastır okuluna yazdırır. Uzun dönemler boyunca burda eğitim gören Clarıssa babasının isteği üzerine her gün öğrendiği şeyleri içeren raporlar yazar ve her hafta babasına gönderir. Daha sonra bu mektupları babasının masasında desteler halinde saklanmış bir şekilde bulacaktır. Babası aslında bu şekilde hem onu disiplendirdiğini hemde gelişimini takip edebileceğini düşünmektedir. Ancak bu yaptığı sadece Clarıssa'nın mutsuz ve tekdüze bir hayat yaşamasına sebebiyet verir. Yaşanan birtakım olaylardan dolayı babası artık Clarıssa'nın manastırdan ayrılmasını ister. Hangi mesleği seçeciğini, hayatına nasıl yön vermesi gerektiğini bilemeyen Clarıssa birkaç eğitime katıldıktan sonra ünlü bir sinir hastalıkları uzmanının kendisini farketmesi üzerine onunla çalışmaya başlar. Yine onun için katıldığı bir kongrede Leonard'la tanışır. Bu zamana kadar hep soğuk ve içine kapanık olan kızımız Leonard'la konuşmalarında zamanın nasıl geçtiğini anlayamaz. Ve aşık olur. Ancak kısa zaman sonra Avusturyalılar ve Sırplar arasında savaş başlar. Clarıssa'nın aşkı düşman devletin askerlerinden biridir. Ve üstelik Clarissa aşık olduğu adamdan bir bebek bekler. Bakalım Clarıssa nasıl kararlar verip hayatını hangi doğrultuda sürdürecektir.
Sanırım en büyük hatam bu kitabı gece okumak oldu. Gerçi şeytana inanmıyorsanız sizin için korkunçluğunu yitirebilir. Jane Rizoli ve Maura Isles yine ve yine tüm cesaretlerini gösteriyorlar. Lily, babası öldükten sonra yaz boyunca yanlarında kalacak kuzeninden oldukça rahatsız olmaktadır. Arkadaşlarıyla her havuza girmesinde bakışları onunkilerle buluşur. Dominic sürekli onu izlemektedir çünkü. Diğer yandan olay mahaline giden Rizoli hayatının en mide bulandırıcı sahnelerinden birini yaşar. Bu cinayet öyle her işlenene benzemez, birtakım satanik işaretler mevcuttur. Tess'in kaleminde en sevdiğim durum iki üç farklı olayın aynı anda anlatılması ve daha sonra kesişimleriyle oldukça şaşırtarak sonunu bağlamasıdır. Mefisto Kulübü'nde de yazar tam olarak bunu yapıyor, hatta bu sefer hem 12 yıl öncesinden hemde günümüzden bahsediyor, tabi bir de 400 yıldır sürmekte olan bir inanç ve buna bağlı yaşayan insanlar da var. Mefisto Kulübü'nün amacı ne ? Şeytan var mıdır ? Kötülük yok olur mu yada sadece şeytandan mı gelir ? Tüm bunlar Lilly, Rizoli, Maura, Eve, Frost ve hatta peder Brophy'nin bile yaşamını oldukça değiştirir.
