Sığ hüzünler, sığ aşklar uzun ömürlüdür. Büyük aşklar, büyük üzüntülerse kendi büyüklüklerinin kurbanı olurlar.
Sayfa 249 - Can YayınlarıKitabı okudu
‘’Onu burada bırakma,üşür.’’Marcus… Bizim de içimizdeki Fanny’i öldürdüler.Birileri yaptı bunu.O birileri kim bilmiyoruz.İçimizde,dışımızda durmaksızın birileri, bir şeyleri öldürüp duruyor.Yaşamak, bu tekrarlanan ölümlerden arta kalanlarla devam etmek oluyor. ‘’Yalnız kalmak istiyorum.’’Lucas… Hepimiz sürekli kazıyoruz o mezarı.Bazen toprağa,bazen kafamızın içine,bazen de yüreğimizin orta yerine.Kendi Fannylerimizi gömüyoruz oraya.Hava hep yağmurludur mezarlarımızı kazarken.Güneşli günde kazılmaz iyi mezarlar.Yalnızlık en ön sıradan ayırtır yerini sahnedeyse büyük acılar. ‘’Fanny nerede ki?’’Klara… Dünyanın en masum şeyi çok masum soruyu sorar.Oysa ilk taşı o atmış,ilk kazmayı o vurmuştur.En büyük günahları da en masumları işlemiyor,en büyük acıları da en masumları çekmiyor mu?Masumiyetten doğan iki nehir ömür yatağında bambaşka yerlere nasıl dökülür?Biri berrakken biri nasıl bulanıklaşır? ‘’Tanrı’nın evine hoş geldiniz?’’Peder… Evrenin en kalabalık,en karmaşık,en eski evi.Dünya.Suçluların,suçlanmışların,suçlanacakların evi.En büyük aşklar,nefretler,savaşlar,barışlar bu evin içinde. Suçsuzsanız ve suçlanmışsanız masumiyetinizi nasıl anlatabilirsiniz?İnsanların yasalarıyla mı,itilip kakılarak mı,dimdik ayakta durarak mı?Gözlerinizi kaçırmadan,kırpmadan masumiyetin tüm olağanlığıyla içinizde kaynayıp duran masumiyetinizle diğerlerinin gözlerine bakıp ne olduğunu sesiniz çıkmadan anlatarak mı? ‘’Hunt’’ işte böyle bir film.Bu evde hep savaş halinde değil miyiz?Bu evdekiler bizi böyle yetiştirdi,bizden öncekileri ve bizden sonrakileri..
Reklam
Gecikme...
Uyuyan şu insanların rüyaları adına Geceyi hırka gibi giyinmiş uykusuzluğun acısı adına Ağaçların yaprak yaprak gökyüzüne uzanmış arzusu adına Sokak köpeklerinin ezanla başlayan ulumaları adına Denizin büyük mavi karanlığı adına İncinmiş gururun gözyaşı adına Dağ başlarının mağrur ıssızlığı adına Nar ağaçlarının kırmızı bereket çanı adına Umudun umutsuzluktan ağır yükü adına Kalbine inanmış bütün sevenlerin muradı adına Yolların cezaya döndüğü uzaklıklar adına Yolların bağışa döndüğü yakınlıklar adına Saka kuşunun çembercik kuşuna söylediği şarkılar adına Şarabın mumla seviştiği geceler adına Arzusu gövdesinde kalmış ölüler adına Yoksulluğun uzak derin gözleri adına Yüzü yere düşen çaresizlik adına Kavuşmanın kekeme sevinci adına Herkesten yapılmış duvarlar adına Kendinden başka doğrusu olmayan büyük aşklar adına O ışık goncasının arzusu ve korkusu adına ...Benim kırk yıl gecikmiş avunmaz zamanım adına Aşkı bir gövdeden doğuran dünya Sen koydun bu kalbi bu güzelliğin önüne Ayrılığa bırakma beni ...Ölüm bir gün nasılsa sürecek hükmünü
“Büyük aşklar genellikle yalnızlıktan doğar”
"... Bir şiirin dizeleriydin. Bir öykünün kahramanıydın. Bir mücadelenin savaşçısıydın. Sen öyle naif, öyle güçlü, öyle güzeldin ki ayaklarım beni sürekli sana getirdi. Arkamı dönemedim. Çekip gidemedim. Sen her geçen gün kalbime aşkını ekerken elimden seni sevmekten başka hiçbir şey gelmedi. Seni sevmek, hayatımda yaptığım en doğru şey. Senin beni sevmen, aldığım en büyük armağan.
Sayfa 340Kitabı okudu
"Bütün büyük aşklar gibi yarım kaldı hikayemiz..."
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.