Yaşı küçük, yaptığı işler büyük; akıllı, yetenekli, korkusuz bir sihirbaz... Çatlak Ali, henüz on dört yaşında olmasına rağmen yanında can dostu olan köpeği Kiremit ile diyar diyar geziyor. Bir yandan gittiği yerlerde gösteriler yapıp insanları eğlendiriyor, diğer yandan aniden ortadan kaybolan ustası Zeyrek'i arıyor. Bu arada da gittiği yerlerde yardıma ihtiyacı olan insanların yardımına koşuyor. Şimdilik iki kitabı yayımlanmış olan Çatlak Ali serisinin ilk kitabında minik kahramanımızın Yeşilce kasabasındaki insanları yakalandıkları kaşıntı hastalığından ve kara çadır büyüsünden kurtarmak için Kara Orman'a gidişine, Büyücü Zorba ile mücadelesine tanık oluyoruz. O, gözü kapalı şekilde tehlikeden tehlikeye koşarken siz de işin sonu nereye varacak diye merak içinde okumaya soluksuz devam ediyorsunuz. Kurgusu, dili oldukça iyi. Merak unsuru son derece başarılı kullanılmış. Son ana kadar işin sonu nereye varacak anlamıyorsunuz. Çocuklara okumayı sevdirmek için oldukça etkili bir kitap. Fantastik bir kitap olmasının yanında verdiği mesajlar açısından da güzel. Malum çocuklar büyüklerden nasihat dinlemeyi pek sevmezler. Kitapta verilmek istenen mesajları büyüklerden değil, hep başkahramanımız Çatlak Ali'den dinliyoruz. Sihir gösterileri esnasında söylediği şarkılarda "yardımseverlik, dostluk, iyilik, dürüstlük, sabır, alın teri" gibi önemli değerlerden bahsediyor. Ee bir kitapta daha ne olsun. ;)
Öğrencilere tavsiye kitaplar listeme eklenmiş durumda kendisi. Herkese iyi okumalar.
Mihrali Çelik 
Çatlak Ali - Kara Çadır Büyüsü
Eh o da herkesin harcı değil :)
~
❝
Maharet sihirbazlıkta değil, birine hiç karşılık beklemeden kalbini verebilmektir. En büyük, en görkemli sihir, birini sevebilmektir.
❞
~
Sayfa 83 - Doğan KitapKitabı okudu
_
...Mandrake Ferşat ölene kadar hep aynı şeyi söyleyip durmuştu: "Maharet sihirbazlıkta değil, birine hiç karşılık beklemeden kalbiniverebilmektir. En büyük, en görkemli sihir, birini sevebilmektir."
_
PROFİL KİTAP (PDF)Kitabı okudu
Sırf altı mısrada tüm evreni, melekleri, maymunları, insanları, tiyatroyu, gülmeyi ve ağlamayı, göğü (tanrısal olanı) ve yeri dilin aynasında sihirli bir şekilde ortaya çıkarmayı başarıyor Shakespeare, ki görelim mevki sahibi olmanın mevki istismarına nasıl götürdüğünü. İşte budur sihir.
Bunu kavrayabilen - şimdi burada yapıldığı gibi zorlanarak ve yavaş bir şekilde değil, aksine dizelerin ritminde ve temposunda -, işte o kişi sanki Tanrıyı izler oluyor yaratmanın ilk gününde; büyük patlamayı (Big Bang veya almancası Urknall) yaratılıcığın şiirsel orgazmi olarak tanık oluyor. Dünyada bundan büyük bir his yok. (Bu his) İnsanı depresyondan ve keyifsizlikten kurtarır ve insanı yaşadığı için müteşekkir kılar.
Sayfa 286Kitabı okuyor
Maharet sihirbazlıkta değil, birine hiç karşılık beklemeden kalbini verebilmektir. En büyük, en görkemli sihir, birini sevebilmektir.
Sayfa 89Kitabı okudu