Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kuzey Afrika'daki en büyük Fransız düşünürlerden biri olan Rene Laboume şöyle der: “Kuzey Afrika'yı bölmek lazım." Ama nasıl bölmeli? Diyor ki: “Ben tarihî açıdan Kuzey Afrika halkının yarısının Berberî yarısının ise Arap olduğunu keşfettim. Bunların hiçbirisi Arap mı, Berberî mi olduklarını düşünmüyorlardı. Daha sonra araştırdım ve Berberî
Sayfa 31 - Fecr yayınlarıKitabı okudu
Kadın Hakları
Berrak yaz gecelerinde tek tek belirmeye başlayan yıldızlar gibidir, Türkiye'nin ufkunu ve geleceğini ışığa boğan, ilklere imza atan Türk kadınları. İlkleri bir sonrakiler, daha ve daha sonrakiler takip etmiş ve Türkiye'yi Avrupa'da en fazla kadın eğitimcisi, hukukçusu ve bankacısı olan ülke konumuna getirmiştir. Üniversitedeki görevlilerin %60'ını, bankacılık, sigortacılık ve finans sektöründe çalışanların %50'sini, eczacıların %50'sini, avukatların, hakim ve savcıların %40'ını ve hekimlerin %30'unu kadınları oluşturmaktadır. Bu sayılar batı ülkelerindeki yüzdelerden daha yüksektir. Kadınlarımızın yüz ağartan bu sayılara, parlamentoda henüz erişememiş olması ise üzücüdür. Daha da üzücü olan, kadınlarımızın bir bölümünün, eğitim hakkını kullanamadığı için, haklarının farkında bile olmadığıdır. Haklarının bilincinde olan kadınlar "ilk"lere imza atmış olanlardır.
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
gerçekçilik
Realizm, dar anlamda alındığında, 19. yüzyıl Avrupa edebiyatçılarınca yaşanmış ve aşılmış bir sanat ekolü adıdır. Geniş anlamda realizm ise edebiyatın kendisi kadar eski ve edebiyatın kendisi kadar evrensel bir eğilimdir. Dilimizde gerçekçilik adıyla karşılanan bu kavram, içinde taşıdığı gerçek kavramıyla bağıntılıdır. En kaba tanımıyla gerçekçilik, gerçeğe bağlılık demektir.
1909 ve 1910 yıllarında iki kez Finlandiya’yı ziyaret etme fırsatı buldum. Diğer ülkelerden çok farklı bir görünüme sahip olan Finlandiya’nın konumu çok dikkat çekicidir. İnsanlarının düşünceleri, ruhsal yapıları, dünya görüşleri bizimkinden çok farklıdır. Bu insanları inceleyecek olan biri, onların sanki dünyamıza değil de başka bir
Bulgarca Çevirinin Önsözü - Dr. BojkofKitabı okudu
" Çağdaşlaşma'yla batılılaşma arasındaki fark" ne demek? Batılılaşma miti eskiyince, yeni bir yalan çıktı sahneye, daha doğrusu aynı nazenin taze bir makyajla arz-ı endam etti: çağdaşlaşma. İntelijansiyamızın uğrunda şampanya şişeleri patlattığı bu ihtiyar kahpe, Tanzimat'dan beri tanıdığımız Batı'nın son tecellisi. Çağdaşlaşma, karanlık, kaypak, rezil bir kavram. Rezil, çünkü tehlikesiz, masum, tarafsız bir görünüşü var. Çağdaşlaşmanın kıstası ne? Hippilik mi, bürokrasi mi, atom bombası imal etme gücü mü... Çağdaşlaşmak, elbette ki Avrupalılaşmaktır. Avrupalılaşmak, yani yok olmak. Avrupa bizi çağdaş ilan etti, Avrupa, daha doğrusu onun yerli simsarları. Zira, apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız, düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin. İki yüzyıldır bir "anakronizm'in utancı içindeyiz, sözümona bir anakronizm. Bu 'çağdışı' ithamı, ithamların en alçakçası ve en abesi. Haykıramadık ki, aynı çağda muhtelif çağlar vardır. Çağdaşlık, neden Hıristiyan ve kapitalist Batı'nın abeslerine perestiş olsun? Fâni ve mahallî abesler. Bu, kendi derisinden çıkmak, kendi tarihine ihanet etmek ve köleliğe peşin peşin razı olmak değil midir? Çağdaşlık masalı, bir ihraç metaı Batı için, kokain gibi, LSD gibi, frengi gibi. Şuuru felce uğratan bir zehir. Çağdaşlaşmanın halk vicdanında adı asrîleşmektir, asrileşmek yani maskaralaşmak, gâvurlaşmak.
Sayfa 25
...Düşünce dünyasını fethe koşanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Hint bütün inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint`in bir devamıdır.
Geri189
1.345 öğeden 1.336 ile 1.345 arasındakiler gösteriliyor.