Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çağla.

“Hay ben böyle aşkın ıstırabını!” deyip kalaylayamıyorsun çünkü, aşk da senin ıstırap da.
Reklam
Sağalmayan bir yaranın acısını duydu birden. Ne denli örtbas etmek istemişsen izleri o denli derin oluyor. Açıklığa varmak da o denli güç.
Düzeltmek için kendi gücünüzü tükettiğiniz şeylere yeni gözlerle bakmak, her durumda hüzün verici oluyor.
Sayfa 102Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir süre durdu, umutsuzluğa kapılmıştı birden. Benim olamaz bu kız. Böylesi güzel, her kımıldanışında beni böylesi mutluluğa eriştiren şeyi bırakmaz bana bu aşağılık dünya!
Sayfa 145Kitabı okudu
Beni korkutan da bu, dedi Günsel yavaşça. Arapsaçı gibi yan sokaklarda anayolu yitirmek.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Borçluluk duygusuyla baktı kıza. İnsan böyle biriyle her şeye başkaldırabilir. Hem de üstüne giderek, çiğnenmeden..
Sayfa 107Kitabı okudu
İyileştirmiyor ya, acı dindiriyor! Kökeninden senin yaran, doğuştan; iyileşmez ki...
Sayfa 658Kitabı okudu
Çekip gitmek uzaklara, ne bileyim, Edirne’ye, Van’a gitmek. Bok var sanki oralarda. Kendini götürdükten sonra nereye kaçacaksın?
Sayfa 590Kitabı okudu
- Beni anla, Günsel, dedi. Sevmenin ne olduğunu bilerek seviyorum seni.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Bir acı kapladı içini... Bağlamıştı kendini; özgür değildi.
Sayfa 104Kitabı okudu
Doğru söylüyorum, hangi cepheden olurlarsa olsunlar, hiçbir kuruntu yaşamadan benim halkım zaferi kazansın, diğerleri de gebersin, diyebilenlere bazen gıpta ediyorum.
Sayfa 264Kitabı okudu
İnsan geçmişin yok olması karşısında kolay avunur; asıl kaldırılamayan geleceğin yok olmasıdır.
Sadece bir saniye için hayatın da mesaisi olması gerektiğini düşündü. Yani yaşanacak zamanın tercih edilmesi gerektiğini. Gece ya da gündüz. İkisini birlikte yaşadığı için mutsuzdu insan. Kaldıramıyordu aynı hayatın içinde hem geceyi hem gündüzü. Onun için uyku vardı belki de. Ve onun için bu kadar mutsuzdu belki de uyuyamayan insanlar.
Sayfa 187Kitabı okudu
Öldürecek olanın bir rengi olması gerektiğine inanacak yaştaydı. Gerçek tehlikenin görünmediğinden, gerçek acının renksiz ve kokusuz olduğundan haberi yoktu.
Dünyanın da bir felsefesi olması gerekmiyor onlar için. Çünkü sırtında yaşıyorlar ve bu onlara fazlasıyla yetiyor.