Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
218 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kelebeğin dört günlük rüyası
“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür. Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202073,8bin okunma
216 syf.
8/10 puan verdi
Çiçero
Tarihi bir şifre çözer gibi kitabi okuyorsunuz. Her sayfada hikaye nasıl bitecek diye merak ediyorsunuz ve sonuç sizi çok şaşırtıyor. Ama asıl üzücü olanı doğru olanı yapmamasına rağmen hikayenin sonunda çiçero'a hem bir parça hak veriyor hemde acıyorsunuz. Çünkü çiçero'daki cahil özgüveni ve kibri ona acımanıza neden oluyor.
Çiçero
ÇiçeroDiello Elyesa · Elhamra Yayınları · 2019880 okunma
Reklam
263 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Dikkat spoiler içerir.
Öncelikle bu eseri okumak isteyen okurdaşlarım bu eserin bir üçlemenin son parçası olduğunu bilmelisiniz. Yoksa benim gibi son eserden okumaya başlamak zorunda kalabilirsiniz. Bu üçlüme Sardalye Sokağı,Yukarı Mahalle ve Tatlı Perşembe eserlerinden oluşuyor. Aslında iki eseri almışım bilmeden lakin biri eksik kalmış. Neyse ki " ulan tüh
Tatlı Perşembe
Tatlı PerşembeJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20211,421 okunma
416 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ana Maksim Gorki’nin sürgündeyken yazdığı bir roman. İşçiler üzerindeki baskıları, sosyal adaletsizliğin boyutunu ele alan bu roman yazıldığı dönemde büyük yankılara sebep olmuş. İki sene içerisinde çok fazla dile çevrilmiş. Romanda yollarca ezilen, kocası tarafından dövülen, aşağılanan, cahil olarak nitelendirebileceğimiz ve hayatın yaşadıkları
Ana
AnaMaksim Gorki · Can Yayınları · 201928,5bin okunma
484 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Okurken ne kadar cahil olduğumu, yaşadığım topraklardan bihaber olduğumu öğrendiğim kitap.. Öyle roman olarak bakmayın gayet tarihi bir kitap.. Bu tarz kitapları hep çok sevmişimdir. İnsanın duygularını hiçe sayarak tarihi anlatamazsınız. O acılar, yaralar insanları bu hale getiriyor. Tarihe o duygular yön veriyor. Bize hep tarih derslerinden Orta Asya Türk tarihi uzun uzun anlatılırken yakın tarihimiz hep askıda gözardı ediliyor. Oysa asıl yaralarımız, göz ardı ettiklerimiz orada.. Galiba bu da çok uluslu bir toplumu bir anda yok saymamızın sonucu, ayakta kalma çabamız..Neyse kitabın konusuna gelecek olursak bir kez daha nazilerin acımasızlığı ile karşılaşıyorsunuz. Boğazda ölüme terk edilen umutlu, masum insanları, buna sessiz kalan koca bir dünya görüyorsunuz ve umudun olduğu yerde aşk olmaz mı? İşte burada da bize geçmişten günümüze kadar süren trajik bir aşk hikayesi anlatılıyor. Toplumuzun o vazgeçilmez önyargısı ve gereksiz özgüveni ile ortaya okuması çok zevkli bir kitap çıkıyor. Bence herkesin kütüphanesinde olması gereken bir kitap..
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136bin okunma