Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır.
.
Giderken bıraktığım
Gökyüzü toprak olmuş
Yıldızlar çakıltaşı
Güneş bir yaprak olmuş
Ben mi yaşlandım?
Yoksa dünya mı alt üst olmuş?
Ben gideli buralara
Olanlar olmuş…
youtu.be/iilujE-YJGM?si=...
... Çamurlu bir su birikintisine, bembeyaz, ışıl ışıl ışıldayan çok guzel bir çakıltaşı atmışlardır onlar. Çamurlu sular nasıl olsa bir gün çekilecek, o güzel çakıltaşı gün ışığına çıkacaktır.
Babasından hak ettiği sevgiyi alamayan kızlar, bir parça için elini uzatırdı o hak ettiği ama alamadığı sevgiye. Bir parçayı koparabilmek için paramparça olurlardı. Ben paramparçaydım.
"Yarasına kendi elini bastırıp kanamayı durdurmaya çalışan, haykıra haykıra ağlamamak için kafasını yastığa gömen kızların acısı ne yazık ki hiç bir kutsal kitapta yazmıyordu."
Ve sonra boşluk.. Bazan bu kadarı bile olmuyor. Her şey, bütün hayat, ölü bir dalga gibi ayaklarımızın ucunda kırılıyor. Ve siz, kirli bir suda bir yığın çakıltaşı, yosun parçaları arasında yalnızlığınızı seyrediyorsunuz.
___