Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nejdet Sançar'ın Ölümü "Türkçülük Cephesi En İyi Savaşan Tümenini Kaybediyor" Atsız, nihayet Türk Tarihi'ni eline almıştır ama Adile Ayda'ya yazdığı mektuptan iki gün sonra kardeşi Nejdet Sançar'ın ölümü onu can evinden vurmuştur. 21 Şubat 1975 Cuma günü saat 14 sularında bir kalp krizi geçiren Sançar, hastaneye
ÇALIŞMAK ÖZGÜRLEŞTİRİR!!!
Çalışmadığımız dönemde 'izinli' sayılıyorsak, günün en güzel saatlerini çalışarak geçirdikten sonra eve gitmemize izin veriliyorsa, dört ayak üstünde emekleyerek çalışamayacak hale geldikten sonra emekli edilerek çalışmama hakkı elde ediyorsak çalışmak kimi özgürleştiriyor?
Sayfa 111 - PhoenixKitabı okudu
Reklam
Çalışmadığımız dönemde "izinli” sayılıyorsak, günün en güzel saatlerini çalışarak geçirdikten sonra eve gitmemize izin veriliyorsa, dört ayak üstünde emekleyerek çalışamayacak hale geldikten sonra emekli edilerek çalışmama hakkı elde ediyorsak çalışmak kimi özgürleştiriyor?
Sayfa 111Kitabı okudu
"Ben görevimi yapıyorum, üslerime itaat ediyorum ve yüksek politikaya karışmıyorum..." Ve binlerce erkek, kadın ve çocuğu gaz odalarına sürüklerken de, yine yalnızca üstlerinin buyruğunu yerine getiriyorsun, değil mi, küçük adam? Ve bunun böyle olduğunu bilmeyecek kadar da safdilsin. Bu da doğru değil mi? Ve hiç söz hakkı olmayan ve
Çalışmadığımız dönemde "izinli" sayılıyorsak, günün en güzel saatlerini çalışarak geçirdikten sonra eve gitmemize izin veriliyorsa, dört ayak üstünde emekleyerek çalışamayacak hale geldikten sonra emekli edilerek çalışmama hakkı elde ediyorsak çalışmak kimi özgürleştiriyor?
Sayfa 111Kitabı okudu
Çocuklar ders çalışmayınca bilgisayar yasaklanır. Bu durumda çocuk ne düşünür? "Yasaklansın. Oyun oynamadığıma göre dersleri çalışmama hakkım var demek ki." Böylece ders çalışmamak çocuğun nezdinde meşrulaşır. Cezayı veren aile, zaten ders çalışmak istemeyen çocuğuna bir nevi ödül vermiş olur. Görüldüğü üzere ceza, aynı zamanda ödül olabilir. Yukarıdaki örneklerde istenmeyen davranış meşrulaşmış ve kişilere o davranışı yapma hakkı vermiştir. Yani her ödül içinde cezayı, her ceza da içinde ödülü barındırır.
Sayfa 68
Reklam
Şirazlı Şeyh Sadi, Bostan isimli kitabında tevekkülle ilgili güzel bir hikaye anlatır: “Adamın biri eli ayağı olmayan kötürüm bir tilki görünce, karnını nasıl doyurduğunu merak etmiş. O esnada çakal avlamış bir aslan oradan geçiyormuş. Aslan avını yedikten sonra artığını da tilki yiyerek karnını doyurmuş. Adam başka bir gün, bir vesileyle tilkinin yine karnını doyurduğunu görünce, “mademki tilkinin rızkı ayağına kadar geldi, zahmete girip karınca gibi çalışmama ne lüzum var. Gidip bir köşede oturup rızkımı beklerim. Allah kısmet etmezse aslan gibi bir hayvan bile nasibini bulamaz” demiş. Beklemeye başlamış ama semtine kimse uğramamış. Yiyecek içecek de gelmediği için bir deri bir kemik kalmış. Bu sırada, kaldığı mescidin mihrabından şöyle bir ses gelmiş: "Ey fena düşünen adam! Kendini sakat, kötürüm tilki yerine koyma. Kalk git aslan gibi yırtıcı ol. Öyle çalış ki aslan gibi senden de artık kalsın. Aciz tilki gibi artık yeme. Aslan gibi ensesi kalınken çaresiz kalmış tilkiye dönen adamdan köpek daha iyidir. Çalış rızkını kazan. Hem kendin ye hem de başkalarına yedir. Başkalarının artığına göz koyma. Kolunun kuvvetiyle, yani, gayret göstererek nasibini elde et ve başkalarını da rahat ettir. Alçaklar gibi onun bunun eline bakma." (Bostan, 265-266)
Tevekkül
Şirazlı Şeyh Sadi, Bostan isimli kitabında tevekkülle ilgili güzel bir hikaye anlatır: "Adamın biri eli ayağı olmayan kötürüm bir tilki görünce, karnını nasıl doyurduğunu merak etmiş. O esnada çakal avlamış bir aslan oradan geçiyormuş Aslan avını yedikten sonra artığını da tilki yiyerek karnın doyurmuş. Adam başka bir gün, bir vesileyle tilkinin yine karnını doyurduğunu görünce, "mademki tilkinin rızk ayağına kadar geldi, zahmete girip karınca gibi çalışmama ne lüzum var. Gidip bir köşede oturup rıızkımı beklerim. Allah kısmet etmezse aslan gibi bir hayvan bile nasibini bulamaz demiş. Beklemeye başlamış ama semtine kimse uğramamış. Yiyecek içecek de gelmediği için bir deri bir kemik kalmış. Bu sırada, kaldığı mescidin mihrabından şöyle bir ses gelmiş: "Ey fena düşünen adam! Kendini sakat, kötürüm tilki yerine koyma, Kalk git aslan gibi yırtıcı ol. Öyle çalış ki aslan gibi senden de artık kalsın. Aciz tilki gibi artık yeme. Aslan gibi ensesi kalınken çaresiz kalmış tilkiye dönen adamdan köpek daha iyidir. Çalış rızkını kazan. Hem kendin ye hem de başkalarına yedir. Başkalarının artığına göz koyma. Kolunun kuvvetiyle, yani, gayret göstererek nasibini elde et ve başkalarını da rahat ettir. Alçaklar gibi onun bunun eline bakma." (Bostan, 265-266)