Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

cebeşcik

Sabah Olursa
Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Haluk, Eğer bu memleketin sislenen alın yazısı Dirençli, dinç bir elin güçlü, canlılık verici Dokunmasındaki titremle silkinip, şu donuk, Şu paslanan yüzü halkın biraz gülerse... - O gün Ben ölmemiş bile olsam, hayata pek ölgün, Pek az ilişkim olur kuşkusuz; - o gün benden Ümid
Tevfik Fikret
Tevfik Fikret
i kes; beni kötrüm ve boş muhitimde Bütün acımla unut; çünkü kör, topal, tükenik Bakışlarım seni geçmişte görmek ister; sen Bütün etin, kemiğin, kimliğinle yarısın: Ve şarkılar gibi hep hep kulaklarımda sesin... Evet, sabah olacaktır, sabah olursa, geceler Geçer, kıyamete dek sürmez; en sonunda bu gök Bu mavi gök size bir gün acır; usanma sakın. Hayata neş'e güneştir, usanç içinde kişi Çürür bizim gibi... Siz, ey yarın uzaylıların Küçük güneşleri, artık birer birer uyanın! Tükenmez özlemi vardır ufukların ışığa, Işık, ışık... Bugünün işte ruhu, özlemi bu; Silin bulutları, silkin o korku gölgesini, Koşun ışıklar içinden o kutlu kurtuluşa. Ümidimiz bu; ölürsek de biz, yaşar mutlak Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak!
Reklam
Bahar ve Biz
Yılda bir kere çıldırır ağaçlar sevincinden Rabbim ne güzel çıldırır. Yılda bir kere uzatır avuçlarını yaprak; Sevincinden titreyerek. Yılda bir kere kendini verir toprak Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan Rabbim ne güzel yarılır. Biz de bir kere sevinebilseydik. Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya. Kimbilir belki bir gün sulh olunca Biz de deliler gibi seviniriz, Ağaçları ve baharı taklit ederiz Renkli bez parçalarıyla donatırız şehri Renkli ampuller asarız pencerelerden Kimbilir belki bir gün sulh olunca Biz de çatır çatır çatlarız binbir yerimizden Ağaçlar gibi.
Harcamalar, Özdemir Asaf
Mektuplar aldım sevindim, Birinde denmiş geliyorum Öbüründe yazılmış geleceğim. Bekledim bekliyorum. Bir yaşam verdim. Açtım bir başkasını, Uzun uzun yazmış gel. Okumadan arkasını Gittim gidiyorum Bir başka yaşama bedel. Biri demiş sen, biri demiş ben. Seni ben anladım, beni sen. Bir yaşam daha verdim Beklerken giderken dönerken. Kaldı elimde üç-beş mektup, Üç-beş yaşam. Bir onları da açsam okusam Önceki yaşamları unutup Ya beklesem, ya da gidip arasam.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yorulmaktan yoruldum; uyanmak için uyumaya çalışmaktan, koşup koşup varamamaktan, her andan keyif almaya çalışmaktan ve tüm bunları yaparken mutluymuş gibi davranmaktan yoruldum.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce. Edip Cansever
Reklam
Canım Sıkıntı Sınırı
Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum. Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor. Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. Yere göğe zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? Bu kutla tanrının yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını. Kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünce
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
ler yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. Bir eskiciden satın alınmış bu teraziyi birgün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim.
"tanıdık ama unutulmuş bir şeyle karşılaşmanın ürpertisi"
Arkadaş Dökümü -BRE
evvela dişlerimiz döküldü sonra saçlarımız arkasından birer birer arkadaşlarımız şu canım dünyanın orta yerinde yalnız başına yapayalnız kırılmış kolumuz, kanadımız tatlı canımızdan usanmışız ... bizler bölük bölük, bizler tabur tabur bizler sürü sepet yalnız birbirimizi öldürmüşüz.
Ben İçeri Düştüğümden Beri
... Bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düştüğüm sene Bir haftada yaza yaza tükeniverdi Ona sorarsanız: ’Bütün bi hayat...’ Bana sorarsanız: ‘Adam sende bi hafta...’ ...
Beceriksiz- Sunay Akın
... Terzi olsa da babam sökük dikmesini beceremem beni yalnızca sen anlarsın iğnenin deliğinden geçsin diye ipliklerin bir anlık ıslatıldığı dudaklara takılıp kalan annem ...
Reklam
Çekmece - Sunay Akın
... Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen sen nasıl sevmezsin eşitliği yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için annen değil miydi önünde diz çöken ...
... Aykırı bir yolcuyum dünya geniş, Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki. Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş. Sakın başka bir şey getirme aklına. ...
Ataol Behramoğlu- On Ayrılık şiiri 4
... Başka biri olacaksın istemesen de Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin Tüketecek ömürlerini birer birer Değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin ...
ve hayat her sabah yeniden yaratıldığında, sen yeniden ayaklarının altında kanayan yaralarını sarmalayıp yürümelisin
Ş.Erbaş
İnsan kendini duymadığı bir günü Nereye kadar taşıyabilir Alın çizgisinin sıkıntı çukurunda Sesinde senin adın Ufkunda yüzün yoksa...
C. Ersöz
Senin sana rağmen bir yüzün var Herkesin ilk aşkına benzeyen Beklemek kadar acı , anlamak kadar zor Nedensiz ölümlerin suskunluğu gibi Yok karşılığı yüzünün ...
Reklam
D. Madak
... Kışbaşında bir ton kömür yığarlardı kapıya Bazen görülen rüyalar gibi kapkara Bir ton rüya çıtırdarken Sen kar yağmadan önce başkaydın, Kar yağdıktan sonra bambaşka. Sanki hep buluğ çağındaydın. Kuşlar zaptederdi sonra her yeri, sabahları Binlerce kez söylerlerdi, söyleyeceklerini. Bizim hiç anlamayacağımız bir şeyi. ...
Anna -tarık tufan
... piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında. işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor. insaf et anna!. ...
Daktiloya Çekilmiş Şiirler Nilgün Marmara
sevgili küçük ölüm dur ayaklarının altını anlayalım kaşlarını, eksik kalan yerlerini karlar kraliçesini ev içlerinin tarihin sonsuz noktalama işaretlerini de kaçalım kalık çalıkuşundan ve daha nelerden ülkemizin kırmızı kayığıyla o döker yine suçunu örtse de sisle ayıbını gece gece; ipek dokusu çözüldüğünde ellerim: eksik cennetim benim gerçek yasaktır
Selam / Üstün Dökmen
yola çıkınca her sabah, bulutlara selam ver. taşlara, kuşlara, atlara, otlara, insanlara selam ver. ne görürsen selam ver. sonra çıkarıp cebinden aynanı, bir selamda kendine ver. hatırın kalmasınel gün yanında. bu dünyada sen de varsın! üleştir dostluğunu varlığa, bir kısmı seni de sarsın...
Telaşlı Penguen- Sunay Akın
Aşkımız bitti yüreğim burkularak söylüyorum bunu çünkü bir yangın kovasının içindeki durgun suda beyaz bir kelebeğin boğulması gibi garip oldu sonu Aşk ki ay değil güneş tutulması diyordum
Farelerle Kurbağaların Savaşı
Reklam
Aşk iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çabadır; çünkü insan kendi bilincine mahkumdur.
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
Üç Dil
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin