ISTANBUL TILSIMLARI
14. TILSIM: Ayasofya'nın güneyinde dört mermer üzerinde, İsrafil'in, Mikail'in, Cebrail'in ve Azrail'in dört tarafa dönük rölyefleri varmış. Cebrail'in betimi kanat çırpıp bağırınca doğu tarafında bolluk olurmuş, batı tarafında da kıtlık olurmuş. Mikail'in betimi kanat çırpıp bağırınca da, kuzeyden büyük bir kahraman çıkarmış. Azrail bağırınca da bütün dünyada veba salgım görülürmüş. Hz. Muhammed'in doğumunda meydana gelen depremde bütün bunlar baş aşağı olmuştur. 15. TILSIM: Konstantin tarafından, Ayasofya'mn mimarının oğlu Odyar' a at meydamnda (Hipodrom-Sultanahmet meydam) yaptırmış olduğu 150 zıra yüksekliğindeki mıknatıslı taşın üzerine üç yüz bin şehirden getirtilen, üç yüz bin taşı, geometrik şekillerle yerleştirmiş. Bir demir mile dayanan taşların hikmeti; demirin çekme hassası olduğundan, bu anıtı kıyamete kadar kalmasını sağlamakmış. (Taşla metalin birbirini çekmesini sağlayan, aniaşılamayan bir teknolojinin manye￾tizmasından bahsedilmektedir.) Konstantin sütunu veya örme sütun gibi isimler alan bu anıt Colossus adıyla anılır. M.S. 944 yılında Konstantin VII tarafından sipina üzerine inşa edilmiştir. O zamanlar tepesinde bulunan tunç bir küre ile birlikte 32 m yüksekliğindeydi. Kaidesindeki, içerisinde Konstantin'in de ismi okunan mermer bir kitabeden V. yüzyılda Rodos'ta bulunan büyük bir abideden daha gösterişli bir eser meydana getirmek amacıyla yaptınldığı anlaşılmaktadır.
Cibrîl Hadisi
*** Cebrail, " Bana ihsandan haber ver." dedi. Resûlullah, "Görüyormuşçasına Allah 'a ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen O' nu göremiyorsan da O seni görmektedir." dedi. ***
Sayfa 81 - Takdim Yayınları 25.BaskıKitabı okuyor
"Sıddîk"
Allah Resûlü (sas) İsrâ ve Mirâc hâdisesini Kureyş müşriklerine haber vereceği zaman: "Ey Cebrâîl! Kavmim beni tasdik etmez!" demiş Cebrâîl (as) da "Ebû Bekir seni tasdik eder. O sıddîktır." demişti. O günden itibaren Hz. Ebû Bekir, "Sıddîk" diye anılmaya başlandı.
"Ama seni en çok ilgilendiren Yazıcılar/Kaydeciler olmalı..(82/9 -12, 50/18) Çok basit bir nedenden dolayı; yanındakine hakaret ederken, hakir görürken, insanları aldatırken, doğrarken, ınsanların dedikodusu yaparken Yazıcıları YOK sayanın Cebrail, Mikail ve İsrafil'in varlığına iman etmesi ona ne kazandırır?" •Şahin BAL / SorgulaNmadan SorgulamaK
Âlem-i bekanın mahlukları, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın nuruyla pek alâkadardırlar. Çünki onun getirdiği nur iledir ki; Cennet ve dâr-ı âhiret, cinn ve ins ile şenlenecek. Eğer o olmasaydı, o saadet-i ebediye olmazdı ve Cennet'in her nevi mahlukatından istifadeye müstaid olan cinn ve ins, Cennet'i şenlendirmeyeceklerdi; bir cihette sahibsiz virane kalacaktı. Yirmidördüncü Söz'ün Dördüncü Dalında beyan edildiği gibi: Nasılki bülbülün güle karşı dasitane-i aşkı; taife-i hayvanatın, taife-i nebatata derece-i aşka baliğ olan ihtiyacat-ı şedide-i aşknümayı, rahmet hazinesinden gelen ve hayvanatın erzaklarını taşıyan kafile-i nebatata karşı ilân etmek için, bir hatib-i Rabbanî olarak, başta bülbül-ü gül ve her nev'den bir nevi bülbül intihab edilmiş ve onların nağamatı dahi, nebatatın en güzellerinin başlarında hoş-âmedî nev'inden tesbihkârane bir hüsn-ü istikbaldir, bir alkışlamadır. Aynen bunun gibi: Sebeb-i hilkat-i eflâk ve vesile-i saadet-i dâreyn ve Habib-i Rabbü'l-Âlemîn olan Zât-ı Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'a karşı, nasılki melaike nev'inden Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm kemal-i muhabbetle hizmetkârlık ediyor; melaikelerin Hazret-i Âdem Aleyhisselâm'a inkıyad ve itaatini ve sırr-ı sücudunu gösteriyor; öyle de ehl-i Cennet'in, hattâ Cennet'in hayvanat kısmının dahi, o zâta karşı alâkaları, bindiği Burak'ın hissiyat-ı âşıkanesiyle ifade edilmiştir.
Sayfa 303Kitabı okudu
Cebrail (a.s); Mekke'den Kudüs'e gelirken üzerinde intikal ettiği mucize binek hayvanı 'el-Burak'ı bu kutlu mekanda bağlamıştır. Cebrail, diğer yolculuğundan, Kudüs'te ve Mescid-i Aksa'da başlayıp yüksek semalara Sidretü'l-Münteha'ya kadar de­ vam edecek semavi yolculuğundan dönünceye kadar Burak'ı burada bulunan bir kaya (sahra)'ya bağlamıştır. Burak Duvarı ve Sahra, Müs­lümanlara bu yolculuktan geriye kalan önemli iki hatıradır.
Peygamber Efendimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, güreşmeye başladılar. Peygamber Efendimiz gülerek "Ha gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!"diyerek Hz. Hasan'ı kayırınca, Hz. Ali:"Yâ Rasûlallah: Sen Hüseyin'i kayırmalı değil miydin? Hasan daha büyüktür." dedi. Peygamberimiz "Baksana, Cebrail de, Hüseyin'e: 'Ha gayret Hüseyin göreyim seni!'diyor." buyurdu.
Sayfa 77 - PdfKitabı okuyor
Alemlerin Rabbi buyurdu; ‘Yetiş Ey Cebrail, eğer Resulumun bir damla kanı yere düşerse and olsun ki yerde ve gökte hiçbir canlı bırakmam’
Rivayet edilir ki Cebrail (as), Hz. Nuh'a "Ey en uzun ömürlü peygamber! Dünyayı nasıl buldun?" deyince Nuh (as) şöyle dedi: "İki kapılı bir ev gibi buldum. Bir kapısından girdim, ötekinden çıktım."
Sayfa 25 - Çelik Yayınları
Cebrail geldi. Bir tek Yakup gördü. “Ey Cebrail! Yusufuma ne oldu?” diye sordu. Cebrail: “Oğlun peygamberlik yolunun çile basamaklarında ilerliyor. Yüce Allah’ın sana selamı var. İçin rahat olsun. Elbet bir gün birbirinize kavuşacaksınız. O zamana kadar; “Fesabrûn cemîl.” Yakup şimdi suskun. Yakup şimdi mahzun.
Sayfa 37 - PDFKitabı okuyor
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.